MakalelerTürkistan

Doğu Türkistan Lideri İsa Yusuf Bey: Her Şeyin Başı Eğitim

“Doğu Türkistan lideri Merhum İsa Yusuf Alptekin ile sağlığında yapılmış bir röportajın özeti.” Editör

B

ugün Çin sınırları içinde yer alan Doğu Türkistan‘da tarih içinde irili ufaklı yüzlerce ayaklanma gerçekleşti. Bunlardan bir devlet ilanı ile neticelenen son büyük ayaklanma, 1944 yılındaki ayaklanma idi. Bundan 5 yıl sonra gelen Çin istilası ise, günümüze kadar uzanan kanlı esaretin başlangıcı oldu.

    Ülkesinin Kızıl Çin işgaline uğradığı günden bu yana mücadelesini Çin dışında sürdüren, 1944’teki devletin genel sekreterlerinden merhum İsa Yusuf Alptekin Bey, ayaklanmalardaki başarısızlığı ayaklanan lider kadronun cahilliğine bağlayarak, “Her şeyin başı eğitim” diyordu…

    İsa Yusuf Bey şöyle devam ediyordu:

    Bizim en büyük hatâmız, ilme, adam yetiştirmeye ehemmiyet vermeyişimiz. Çin işgali 1760‘da başladı. Bugüne kadar onlarca, yüzlerce defa ayaklandık. Ancak bir netice elde edemedik. Çünkü ayaklanan adamlar askerlikten, diplomasiden, siyasetten, iktisattan ve idareden anlamayan insanlardı. “Çinlilere karşı ayaklanıyoruz!” dediler ve halk onlara iştirak etti. Bu yüzden ayaklanmaların sonu hep hüsranla noktalandı…

    1933’e kadar Doğu Türkistan’da talim-terbiye yoktu. Halk cahildi. Uygur Türkleri tarihte en ileri seviyede olmasına, ilim ve tahsil erbabı olmasına rağmen sonradan halkımız çok geri kaldı. Geri kalmamızın en büyük sebebi de Çinlilerdi. Halkımızı okutmadılar. Dışarıda okuyup gelenlere zulüm yaptılar.

    Batı Türkistan ise, Doğu Türkistan’a nazaran biraz daha iyi durumda idi. Ruslar, bir parça müsaade ediyordu. Mesela Tatarlar, Rusya içinde en medenî topluluktur.

    İş İşten Geçmeden Hazırlığımızı Yapalım!

    Bugün bile Türkistan kurtulursa, kendilerini idare edememelerinden endişe ediyorum. “O zamandan bu zamana yetişmiş elemanlarımız oldu” diyorlar. Ama 1930’dan beri taşıdığım sancıyı halen taşıyorum. Okuyorlar, ama bilinçli değil. Ben devamlı olarak soruyorum. Eğer Doğu Türkistan kurtulursa orayı idare edebilecek yetişmiş-okumuş elemanımız var mı? Onlar “var” diyorlar, ama benim yine de endişelerim var. …

    Türk cumhuriyetleri bağımsızlıklarını ilan edince Türkiye’de ‘Hazırlıksız yakalandık‘ diye bir laf ortaya atıldı. Ben şimdiden şunu söylemek istiyorum. Doğu Türkistan için de hazırlıksız yakalanmak istemiyorsak şimdiden araştırma yapalım.

    Dualarda Bile Unutulduk!…

    Ama ben, Doğu Türkistan’ın Türkiye’de unutulmuş olduğunu görüyorum. Her yönüyle unutulmuş durumda. Din adamlarımız bile bütün dünya için dua ediyor, dualarda birçok zulüm gören ülkeler sayılıyor. Doğu Türkistan bunların içinde yok… Dualarda bile unuttunuz bizi! Şimdi Türk cumhuriyetlerine birçok ilim, sanat, kültür adamı gidiyor, oradan da gelenler oluyor. Ama Doğu Türkistan’a ne giden var, ne de oradan buraya davet edilen var…

    Ben Kaşgar vilayetinin Yenihisar kazasında dünyaya geldim. Yenihisar halkı çok geri kalmış bir halk idi. Gazete, mecmua yok, halk çok cahil idi. Kaşgar ise “Türkistan’ın ikinci Buhara’sı” olarak biliniyordu. Ama bizim din adamlarımız 60 km ötede bulunan Kaşgar medreselerine gidip okumaya gayret etmemiş. Bu bende bir arzu meydana getirdi.

    Rabbim, Beni Halkıma Hizmet İçin Yaratmış…

    Yenihisar’dan ayrılmak istiyordum. Bu arada kalbime Batı Türkistan’a gitme isteği doğdu. Bu, âdeta Allah tarafından telkin edilen bir istekti. Rabbim; sanki beni sahipsiz, kimsesiz Doğu Türkistan halkına hizmet için yaratmış! Ben buna inanıyorum…

    Batı Türkistan’a geldim ve burada gizli gizli, Doğu Türkistan’dan hicret edenlerle görüştüm. Milliyetçilerle, Türkçülerle, mukaddesatçılarla görüştüm. Türkistan’da 6 yıl kaldım. Bu süre zarfında üç defa Moskova’ya, iki defa Leningrad’a gittim. Sebebi, buralarda bulunan Tatar ve Azeri Türkleri’nin ileri gelenleri ile görüşmekti. Özbek ileri gelenleri ile görüştüm. Ben o güne kadar Doğu Türkistan meselesini lâyıkıyla bilmiyordum. Özbek kardeşlerimiz arasında çok kıymetli insanlar vardı.”

    Sarı Belâyı Uyandırmayın!

    Son zamanlarda Çin’de Çin hükümetine karşı büyük bir karşı koyma hareketi var. Avrupa ve Amerika’da Çin tehlikesi bilinmeye başlandı. Çin, süperliği Amerika’nın elinden almaya çalışan bir tehlike. Napolyon demişti: “Bu bir sarı belâdır. Bunu uyandırmayın. Uyandırırsanız, bütün dünyanın başına bela olur.” Şimdi Çin ülkesi, 10 milyon kilometrekare. Bunun 3 milyonu müstemleke. Doğu Türkistan, İç Moğolistan, Tibet, Mançurya. Mançurlar Çin değil.

    Şimdi 7 milyon kilometrekarelik Çin toprağı üzerinde 1 milyar 200 milyon insan yaşıyor. Çin’in nüfusu her sene 35–40 milyon artıyor. Bu ülkeye sığmaları mümkün değil. Onun için Doğu Türkistan’a girecek, Sibirya’ya girecek… Bu sebeple dünya Çin’den korkuyor.

    Bu korku, Doğu Türkistan için biraz alâka uyandırmış durumda. Şimdi korktuklarından dolayı Çin’i bölmek istiyorlar. Amerika‘dan adamlar geldi. Bizimle uzun uzun konuştular. Doğu Türkistan hakkında, Çin hakkında bizimle görüştüler. Tabii, kendilerini resmî kimliği olmayan özel şahıslar olarak tanıttılar.

    Ben büyüklerimizden defaatle, meselemizi İslam Konferansı‘na getirmelerini rica ettim. Türkiye, kendisi getiremese bile Türkiye’ye dost ülkeler vasıtasıyla bu meseleyi gündeme getirebilir. Mesela, Birleşmiş Milletler‘e getirtebilir. Dünyada Çin’i sevmeyen çok millet var.

    Komünist Olmamızı Ben Engelledim!

    Benim hayatımda bir hatâ işlediğim ve millete zarar verdiğim bir iş yok. Her şeyi önceden düşünüp tetkik ederek karar verdim.

    Bugün Doğu Türkistan’ın komünist olmasını ben önledim. Kızıl Çin gelene kadar “Ben komünistim” diyen adam yoktu. Doğu Türkistanlıların Uygur değil, Türk olduklarını ben anlattım.

    Çin’e Rus istilasını önlemek için gittim. Ve orada “Ruslar girecek!” dedim ve Ruslar girdi. “Adam öldürecekler!” dedim, öldürdüler. Doğu Türkistan dört sene Rus istilasında kaldı. Bunu ben tahmin etmiştim, ama hükümet benim anlattıklarıma ehemmiyet vermedi. Hâdise gerçekleştiği zaman Çinliler benimle görüştüler ve “Sen haklıymışsın!” dediler.

Kadir Dikbaş – Muammer Gökçin

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242