smanlı Beyliği’nin bu hızlı büyümesi karşısında Bizans tarafı da yeni ittifak arayışları içinde idi. Osman Gazi ve Beyliği’nin ortadan kaldırılması için çalışıyordu. Bu gaye ile tekfurlar tekrar biraraya geldiler.
Bizans Kayseri İkinci Andronikos Paleologos toplantıya kumandanlarından Musolon’u gönderdi. Bursa tekfurunun çağrısı ile Atranos, Kete, Kestel, Bedinos tekfurları da Osman Gazi’ye karşı ittifak ettiler.
Bursa’da yapılan toplantıda Bursa tekfuru:” Türkler bizimle eski düşmandır, etrafımızda yurt tuttular. Aniden çıkarlar, sel gibi uğradıkları yerleri yıkarlar, bizi korku içinde bırakırlar. Eğer ittifak edip birbirimize yardım etmezsek bizim işimiz de biter” diyerek onların da desteğini alıp kuvvetli bir ordu hazırladılar.
Osman Gazi ve kumandanları hiç bir zaman, Bizans tekfurlarından bir taarruz gelmedikçe onların memleketlerine dokunmuyorlardı. İlk saldıran taraf dâima Bizans tekfurları oluyordu. Osman Gazi ile Bizans kuvvetleri İznik’in kuzeydoğusundaki Koyûnhisarı önünde karşılaştı. Osman Gâzi’nîn kuvvetleri Bizans kuvvetlerinden çok daha azdı. Buna rağmen karşılıklı çetin ve kanlı bir muharebe oldu.
Osman Gâzi’nîn bizzat ordusunun en önünde kılıç kullanması askerlerine cesaret veriyordu. Bu kahramanca mücâdele karşısında Bizans kuvvetleri birer birer kaçmağa başladı. Neticede savaş meydanı Osman Gazi ve askerlerine kaldı. Savaşta Osman Gâzi’nîn yeğeni Aydoğdu şehit düştü. Bursa ve Atranos tekfurları güçlükle kaçabildiler. Kete tekfuru da Ulubat tekfuruna sığındı.
Ulubat tekfuru kendi halkına dokunulmaması ve Ulubat köprüsünden geçilmemesi şartıyla Kete tekfurunu Osman Gazi’ye teslim etti. Bu şartı Osman Gâzi’nîn kabul etmesi ile de Osmanlı tarihinin yabancı bir hükümet ile ilk muahedesi yapılmış oldu.
Osmanlı neslinden hiç kimse o köprüden geçmemeyi, icap ettiğinde ise sudan kayıkla geçmeyi âdet edinmişlerdi. Osman Gazi harekâta devam ederek Dinboz zaferiyle de Kete ve Kestel kalelerini fethetti.
Bizans İmparatoru Andronikos, Sakarya’dan Marmara sahillerine kadar genişlemiş olan Osmanlı Beyliği’nin karşısında acze düştüğünü anlıyor ve devamlı kurtuluş çareleri arıyordu. Osman Gâzi’nîn bu mücâdelesi Anadolu’da birbirine düşmüş, kardeş kavgalarıyla uğraşan diğer Müslüman Türkler tarafından da hayretle takip ediliyordu. İslâm mücahidi ilan edilmişti ve herkes ona tâbi olmak için yanına geliyordu.
Osman Gâzi’nin mücâdele yapılacaksa bunun sahası olarak batıyı seçmesi onun hem İslâmî şuurunu hem de devlet idaresindeki basiretini göstermektedir. Bizans’ın taarruzu neticesinde Osman Gazi zafer kazanıyor ve ister-istemez topraklarını da genişletiyordu. Zamanla sınırlarını genişletmesi neticesinde zaten diğer Müslüman-Türk beyleri de onun emrine girmeğe mecbur kalacaklardı.