Türk Dili

Çocuğun Gelişmesinde Dilin Hayatî Önemi

Ç
ocuğun dünyadan aldığı ilk nefesinden başlayarak gelişmesinde dilin hayatî önemde olduğuna dikkat çeken Dr. Dana Suskind “Otuz Milyon Kelime” adlı eserine şu cümlelerle başlar: 
“Dil, beynin optimum potansiyeline ulaşmasına yardımcı olan bir unsurdur. Aynı şekilde dilin eksikliği beyin gelişiminin en büyük düşmanıdır. İşitme kabiliyetine sahip ancak dil kullanımı bakımından kısır bir çevrede yetişen çocuklar, tıpkı işitme engelli çocuklara benzerler. Müdahale edilmezse her iki gruptaki çocuklar da etkileri ciddi seviyede olan hayat boyu devam edecek bir sessizlikten muzdarip olurlar. Dil bakımından zengin bir çevrede yetişen çocuklar hızla başarıya ulaşırlar.” 
Dil, fert fert her birimiz için olduğu kadar bütün bir milletimizin aklî, ruhî, estetik gelişmemizin dolaysız kaynağıdır. Beynimizin, düşünce ve hayâl dünyamızın, bunlarla bağlantılı olarak hayatımızın ve bütün varlığımızın zenginleşerek, güçlenmesi, genişlemesi, dilin imkânlarını olabildiğince fazla kullanmaya bağlıdır. Dili mahdut kelimelerden ibaret olan insanların zihin dünyaları da tahdit altındadır. İnsan kelimeleri kadar, dilinin imkânları kadar düşünür, anlar, tasavvur eder, var olur. Bana sorarsanız burada “yerli” “yabancı” gibi bir ayrım bile hoş değildir. Önemli olan daha incelikli bir düşünce, daha naif, duyarlı bir estetik, daha çözüm üreten bir bilimle hayatı kavramak ve yaşamaktır.
Millet, tarihini diliyle, dilini tarihiyle kaynaştırmış toplumdur. Hepsi birbiriyle bağlantılı olarak dil, tarih, kültür, sanat, inanç, milleti var eden ana unsurlardır. Dil, bir kültür iklimi içinde, kültür tarihî akışta, tarih inançla yön bularak, inanç sanatla güzelleşerek, sanat dili, dil sanatı besleyerek var olur. Bu örgüde bir unsurun çözülmesi, diğerlerinin de gevşemesine, giderek dağılmasına yol açar. Tarihsiz, kültürsüz, inançsız, dilsiz bir millet olmamıştır, olamaz. Tarihî, içtimaî değişim ve dönüşümler, kendi tabii seyrinde olmasıyla inkişaf eder. Hayatın ve varlığın tabiatına uygun düşmeyen müdahalelerle bir unsuru hayatın dışına itmek, diğer unsurlarda ve millet varlığında derin sarsıntılara, yıkılışlara sebep olur. Din ve inanç da dâhil olmak üzere bütün bu anasırın merkez noktasında dil yer alır desek yanlış olmaz. Çünkü varlığın temeli dildir. Dilimizle var oluruz; onunla düşünür, duygulanır, ilim ve sanat yaparız. 

İlgili Gönderiler

1 / 79