cdadımız savaşlarda düşman kurşunundan çok açlıktan, soğuktan kırıldı. Tarihi kaynaklarımızda bu konuda yaşanan çok hazin halleri her Türk gencinin öğrenmesi, bilmesi gerekir. Dedeleri 93 Harbinde, Balkan savaşlarında, Birinci Cihan Harbinde kızgın çöllerde,soğuk dağlarda açlıktan ölmemek için kedileri köpekleri, çekirgeleri, ölmüş at ve katırları, çarıklarını, hatta atların gübreleri içindeki arpa danelerini çıkarıp yediler. Bunları da bulamayanlar ağaç kabuklarını, yabani otları yediler. Bu arada bilmedikleri, tanımadıkları zehirli otları yiyip ölenler de çok oldu.
Medine Müdafaasında Çekirge
Birinci Cihan Savaşında Medine-i Münevvere-yi İngilizlere karşı savunan Fahrettin Paşa yalnız düşmanla değil, tabiatla, açlıkla da mücadele ediyordu. Sıcaklık Hicaz’da yazın içeride, odada 38 derece; dışarıda gölgede 40- 50 derece arasında değişiyordu. Arazi susuz ve çıplak kum çöllerinden ibaretti. Dağlar ağaçsız çıplak, boğaz ve geçitler sarp olup bazı yerlerinde bir kişinin dahi hareketine zor imkan veriyordu.
Fakat Fahrettin Paşa için en mühim mesele askerlerini beslemekti.Zira askerin erzağı her geçen gün azalıyordu. Açlıktan ve gıdasızlıktan ölümler başlamıştı. İstanbul’dan veya başka bir yerden yiyecek gelmesine imkan kalmamıştı. Çünkü İngilizler demir yolunu da tahrip etmişlerdi. Çaresiz kalan Fahrettin Paşa askerine çekirge yedirmeye mecbur olmuştu.Ancak Anadolu’dan gelen askerler çekirge yemezlerdi.Bu sebeple çekirgenin çok iyi tanıtılması ve sevdirilmesi gerekiyordu. İşte bunun için 7 Haziran’da askeri birliklere çekirge ile ilgili bir tamim gönderdi. Bu tamimde özetle şöyle deniliyordu;
Çekirgenin Serçeden Ne Farkı Var?
Çekirgenin serce kuşundan ne farkı var? Yalnız tüyü yok. O da serce gibi kanatlı ve
uçuyor. Bitki ile besleniyor. Serçe gibi huysuz, serçe gibi asabi. Yediği şeyleri itina ile seçiyor ve temiz şeyleri yiyor. Hem de tiryaki ve keyif sahibi. Tütün ve limondan pek zevk alıyor.
Hicaz, Asir, Yemen ve Afrika Araplarının baslıca gıdası çekirgedir. Bedeviler sağlamlıkların ve zindeliklerini çekirgelere borçludurlar. Çekirgeyi develerde büyük bir zevk ile yiyorlar.
Çekirgeleri doktorlarımıza incelettirdim. İnceleme neticesinde çekirgeden yüksek sitayişle bahsettiler, şifa ve gıda özelliklerini saymakla bitiremediler. Ancak ziraata zarar veriyor diye çekirgeye niçin bu kadar düşman oluyoruz.Bir çok hayvanda ekinlerimizi tahrip etmiyor mu? Çekirge hem gıda hem de şifadır. Av etleri gibi bunlardan da istifade etmeliyiz. Yediğimiz sebzelerin birçoğundan da faydalı olduğu anlaşılmıştır.
Çekirge her iklimde yenilebilir. Yenmesi Sünnet-i Seniyye’dir. Cenab-ı Peygamber Hadis-i şeriflerinde “iki ölü ve iki kanlı bize helal oldu” İki ölü; çekirge ile balık, iki kanlı ise; karaciğer ve dalaktır.
Çekirgenin kesin şifa özellikleri; Dizlerinin bağı çözülenlere, zayıflara, bünyevi hastalıklara ve basurlara büyük tesiri vardır.Romatizma için iksir gibidir. Şifa özellikleri bilhassa yumurtasında toplanmıştır. Biz maalesef bunları çukurlara gömerek üzerlerine kireç döküp ziyan ediyoruz.
Çekirge Yemekleri:
– Toplanan çekirgeler çiroz gibi güneşe serilir, iki üç gün kadar güneşte kurutulur. Ayakları ve başı koparılır. Kalan beden kısmı bir parça yağ ile kavrulur ve kavurma gibi yenilir.
– Sıcak su ile haşlanır. Baş ve ayakları temizlenir, hemen pişmek üzere olan pirinç ve bulgur pilavına karıştırılır.
– Haşlanmış çekirgeler tabağa konularaktan üzerine zeytin yağı ve limon gezdirilir.
– Çekirgenin kavrulan kısmı havan içinde toz haline getirilir ve et konservesi şeklinde kutularda dağarcıklarda saklanır.
Büyük bir dikkat ve ihtimamla, kendime mahsus titizlik ile yaptırdığım tecrübelerde tıbbi kıymeti anlaşılan ve yenmesi sünnet olan çekirgeye yan gözle bakmak ve ondan tiksinmek, en hafif tabir ile nimetin kadrini bilmemektir. Dün karargah sofrasında “Çekirge tavası vardı”. Arkadaşlarımla beraber pek zevkle yedim ve bunları “dil konservesi ‘nden daha iyi buldum. Hele zeytin yağı ve limon suyu ile salatası pek nefis oluyor.
Velhasıl dün çekirgeyi bahçelerden kovup uzaklaştırmak tedbirini düşünürken, bugün çekirge geliyor mu? diye yollarını gözlüyorum. Hangi mıntıkaya çekirge düşerse tarif ettiğim şekilde bana da çekirge gönderilmesini arkadaşlarımdan rica ederim.
Hicaz Seferi Kuvvetler Kumandanı
Fahreddin
Cephede Açlıktan Ölmemek İçin Çekirge Yiyen Dedelerin Torunları Ne Yapıyor?
Ekmek İsrafı:
Tarım ve Sağlık Bakanlıklarınca yapılan araştırmalara göre Türkiye’de her yıl 44 milyar ekmek üretiliyor. Bunun ancak 40 milyarı tüketiliyor. Her yıl 4 milyar ekmek çöpe gidiyor. Israf edilen ekmek ülke ekonomisinde yılda yaklaşık 700 milyon dolarlık kayba sebep oluyor.
Günlük ısrafın 750 milyarlık kısmı İstanbul, Ankara ve İzmir’de oluyor. İstanbul’da günde iki milyon ekmek ısraf edilirken Ankara ve İzmir’de bu 600 bin adedi buluyor.
Torunların Derdi İse Şişmanlık
Gençliklerini, aç susuz cepheden cepheye koşarak vatan müdafaasında harcayan dedelerin torunlar ise bugün bu kadar ekmeği çöpe atıyor. Öte yandan çok yemekten, çok uyumaktan ve hareketsizlikten meydana gelen “Obozite” yani şişmanlıktan dolayı çeşitli hastalıklara yakalanıyor. Kalp, damar, hipertansiyon başta olmak üzere pek çok hastalığın sebebinin çok yemekten, şişmanlıktan hasıl olduğunu doktorlar her zaman söylüyorlar.
Ne diyelim, işte dedeler, işte torunlar.
Not: Fahreddin Türkkan Paşa’nın kabri İstanbul’da, Rumeli Hisarı yakınındaki Aşiyan Mezarlığı‘ndadır
Kaynak: Feridun Kandemir – Fahreddin Paşa’nın Medine Müdafaası – Nâci Kâşif Kıcıman Medine Müdafaası.
N. Aydoğan Ünal