Dil ve EdebiyatTürk Dili

Cahillik ve Dilsizlik

T

ürk dilinin bugünkü acıklı durumunun hangi sebeplerden ileri geldiği araştırılırken, çoğu zaman karşımızda bazı şahıslar, dernekler veya hükümetler görüyoruz. Bütün bunların ortak tarafı dil konusunda cahil olmaları ve dil değişikliği yoluyla bir takım siyasi neticeler elde etmeyi düşünmeleri olmuştur. Fakat Türk dilini ortadan kaldırıp yerine yeni bir dil kurmak isteyenlerin önemli ölçüde başarı kazanmış görünmeleri, onların şahsî kabiliyetlerinden daha başka sebeplere dayanmaktadır.

Bu sebeplerden en önemlisi ve üzerinde en çok durulması gerekeni Türkiye’yi gitgide saran cahillik havasıdır. Memleketimizde yıllar geçtikçe okuma-yazma oranının arttığı ve böylece cahilliği yenmekte başarılı olduğumuz iddia edilir durur, ama Türkiye günden güne daha derin bir cehalet uçurumuna itilmektedir. Eğitim kurumlarımız kültür eğitimi bakımından hemen hemen iflas halindedir, her yıl bu okullardan mezun olanlar daha önceki yıllarda mezun olanlardan daha az şey bilmektedirler.

Üniversite mezunları arasında düzgün bir şekilde dilekçe yazabilenlerin sayısı parmakla gösterilir. Gençlerimizin büyük bir kısmı Cumhuriyet tarihinin belli-başlı olaylarını bile bilmiyorlar. Üniversite imtihanlarında, memuriyete giriş için her kademede açılan imtihanlarda elde edilen sonuçlar yürekler acısıdır. İşin asıl feci tarafı, sorumluluk mevkilerinde bulunanlar bu felaketli gidişi teşvik edici bir eğitim politikası takip etmekte adeta birbirleriyle yarış etmektedirler.

Bugün gençlerimizden çoğunun bir kabile diline benzeyen fakir, köksüz, hattâ gülünç bir dil kullanmaları ve bunun dışında yazılmış hiçbir kültür eserini anlayamamaları işte bu cehaletten doğuyor.

Eski dil-yeni dil kavgası diye bir şey yoktur; böyle bir kavga ancak her iki dilin de mevcut ve meydanda olmasıyla mümkündür. Halbuki gençlerimize kendi babalarının konuştuğu dil bile öğretilmiyor ki, dil konusunda sıhhatli bir tercih yapabilsinler.

Bugün Türkiye’de Katip Çelebi’ye mektup yazmak için adresini soran genel müdürler, hareketini Süleyman Demirel taraftarlığı zanneden politikacılar, Yunus Emre’nin halen yaşayan bir güfte yazarı olduğunu sanan tüccarlar vardır ve bunlar kalabalık içinde istisna değildirler. Böyle bir cehalet ortasında Türkçenin ayakta kalması gerçekten mucize olurdu. Dil ile kültür birlikte giden şeylerdir, bilgisiz insan diğer şeyler yanında dili de bilmez.

Dil bozuluşunun sebebi kültürsüzlük ve cahilliktir. Türkçeyi kurtarmak istiyorsak, bunu geniş bir eğitim programının bir parçası olarak ele almalıyız.

Prof. Dr. Erol Güngör

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128