aşbakan Recep Tayyip Erdoğan, Boraltan Köprüsü Faciasını çok veciz bir şekilde dile getirdi. Allahü teala, o konuşmasındaki her harfe karşılık o şehidlerin kanlarındaki her zerre kadar sevap yazsın.
Boraltan Köprüsü, Aras nehri üzerindedir. Facia, 1945’te bu köprü üzerinde yaşanır.. Sovyetler Birliği, nicedir Azerbaycan dahil bütün Türk illerinin üzerine bir devasa akbaba gibi tünemiş işgalcidir. SSCB’nin başında kan dökücü diktatör Stalin bulunmaktadır. Türkiye’de “Türk” diyen “Turancı”, “Müslüman” diyen “ümmetçi” damgası yemektedir. Reisi cumhur İsmet İnönü’dür. Selefinin “ebedi şef”liğine kinaye kendisine “Milli Şef” denmektedir. Buradaki şef, Almancadaki “Führer” karşılığıdır.
Stalin ortalığı kasıp kavururken 150’ye yakın Azerbaycan Türkü, bir yolunu bulup Boraltan Köprüsünden Türkiye topraklarına geçerler. İlk yaptıkları vatan toprağını öpmektir. Karakolumuzda mehmetçik kardeşlerini bağırlarına basarlar. Karşı tarafta ise Rus askerleri tehditler yağdırmaktadır. Mülteciler takibe uğramadan gelebilselerdi mesele yoktu. Ama bu durumda saklanması mümkün değil. Karakol komutanı teğmen, durumu Ankara’ya haber verir. Führer’den gelen cevap kan dondurucudur. “Hemen iade edin!” teğmen ne yapsa nafile. Emir kat’idir “iade edin!” Mülteci Türkler her şeyi görmektedir.
O ân teselli babında şunu haykırırlar “varsın ölen biz olalım yaşasın Türkiye!” Çaresiz bir grup teslim edilir. Onlar, daha köprü üzerindeyken kurşuna dizilirler. Yıkılan teğmenimiz, vaziyeti aynen rapor eder gelen yazı korkunçtur “derhal iade etsin, aksi halde vatan hainliğinden mahkemeye verilir!” İkinci grup da öncekilerin akıbetine uğrar.
Buhran geçiren teğmen o gece tabancasıyla canına kıyar.
Bu dram üzerine feryatlar kopar:
Boraltan bir köprü aşar geçer Aras’ı
Yuğsan Aras suyuyla, çıkmaz yüzün karası
Karası, karası, merhamet fukarası
Karası, karası, merhamet fukarası
Düşman bekler karşıda, önüne kattı beni
Can alınan çarşıda, kardeşim sattı beni
Dönüp seslendim geri merhametsiz birine
Beni siz vursaydınız şu gâvurun yerine.
Facia bundan ibaret kalmadı:
Kırımlı, Ahıskalı, Özbek, Türkmen daha kim iltica ettiyse onlar da iade edildi. Yazar Cengiz Dağcı, ikamet izni alamayınca Avrupa’ya gimek zorunda kaldı.
Rahim Er