C
umhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Azerbaycan seyahatine eşlik ettik. Devlet geleneğimizde yeni seçilen bir Cumhurbaşkanı ya da Başbakan ilk yurtdışı ziyaretlerini yavru vatan Kıbrıs’a, ardından da kardeş ülke Azerbaycan’a gerçekleştiriyor. Bu önemli geleneği devam ettiren Erdoğan’ın KKTC’den sonra ikici durağı Azerbaycan oldu.
Evimize Gider Gibi Rahatladık
Zannedersem Türkiye ile Azerbaycan’ın kadim dostluğunu anlatmaya gerek yok.
Bu duyguyla Bakü’ye giderken evimize gider gibi rahattık.
Yanlış hatırlamıyorsam Azerbaycan’a 3. gidişimizdi. Bundan dört yıl önce yine Erdoğan’ın başbakanlığı döneminde gitmiştik Azerbaycan’a.
Önceki gün Haydar Aliyev Havalimanı’na indiğimizde hava kararmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve heyetini dostluğumuza yaraşır bir karşılama ile karşıladılar Azeri kardeşlerimiz.
Gece havalimanından şehre giderken ışıklı bilboardları süsleyen Türk ve Azeri Bayrakları ile Erdoğan-Aliyev posterleri, kırmızı beyaz güllerle süslenip donatılmış “Hoş Geldiniz” pankartları dikkat çekiciydi.
Otele yerleştikten hemen sonra kısa bir Bakü turu yaptık. Bakü 4 yıl öncesine göre çok değişmiş.
Hazar’ın kenarına kurulmuş Bakü, geniş ve kaliteli yollarıyla, süper ışıklandırmasıyla göz kamaştırıyor.
Ertesi gün bir de gün gözüyle gezdik Bakü’yü…
Komünizm döneminden kalma eski binaların neredeyse tamamına yakını Hazar’ın kenarlarından çıkartılan fosilleşmiş beyaz özel taşlarla kaplanmış. Kışın soğuğa yazın sıcağa karşı izolasyon görevi de sağlayan bu taşların ihracatı yasaklanmış. Çünkü şehre çok farklı bir mimari tarz kazandıran bu taşların Bakü’ye özel olarak kalması isteniyormuş.
Bir millet iki devlet olmanın gereği Bakü’de yeni iktisat temelleri ve enerji köprüleri kuruldu.
Kafkas enerjisinin hatırı sayılır kısmını bünyesinde barındıran Azerbaycan ile Türkiye’nin her alanda sağlayacağı ittifak her iki ülkeyi de şüphesiz daha güçlü kılıyor.
Başta da dediğim gibi Azerbaycan’da kendimizi misafir gibi hissetmiyoruz.
Bakü sanki 82. vilayetimiz.
Çünkü aramızda bir din bağı var, soy bağı var, kültür bağı, kader bağı var. Aynı Allah’a, aynı Peygambere inanıyoruz, aynı dili konuşuyoruz. Hürriyetinde Azerbaycan’ı tanıyan ilk ülke olma şerefi Türkiye’ye ait.
Kadim dostluğu rahmetli Aliyev’in şu sözleri ne güzel özetliyor: “Bizim tarihimiz bir, dilimiz bir, dinimiz bir. Hiçbir kuvvet, hiç kimse, hiçbir ülke Türkiye-Azerbaycan dostluğuna mani olamaz. Bizim dostluğumuz sarsılmazdır. Ebedidir ve ebedi olacaktır.”
Yine Haydar Aliyev’e mal edilen şu söz de silinmeyecek biçimde tarihe geçiyor: “Biz bir millet iki devletiz.” Bundan hem Türk halkının hem de Azerilerin hiçbir şüphesi yok.
Bu duyguları en net biçimde ziyaret edip, Fatihalar okuduğumuz Bakü Türk Şehitliği’nde iliklerimize kadar hissediyoruz. Hazar’ın taşıdığı yüksek nem ve sıcaklık altında yaşadığımız o duygusal anlar bu gerçekliğin vücut bulmuş hali…
1918’de Nuri Paşa komutasındaki “Kafkas İslam Ordusu”nun tam 1130 neferi Azerbaycan’ı işgalden kurtarmak için canını veriyor. Gözünü kırpmadan şehit oluyor. Aziz şehitlerimizin ruhu bu dostluğun, kardeşliğin, ortak davanın, teminatı, canlı şahidi…
Allah bu milleti 1918 ruhundan koparmasın.