Batı taklitçiliğinde, özentide, dil ve üslup zevksizliğinde o kadar ileri gitti ki, yüzyıllardan beri kullanılan ve ahengiyle, musikisiyle kulaklarımızı okşayan “bey”, “efendi”, “paşa”, “hanım” kelimelerini kaldırdık, bay ve bayan demeye başladık. Bu zevksiz sözleri sık sık kullanarak ağzımızda sakız yaptık. Hiç “hanımefendi” kelimesindeki asaletle “bayan” sözündeki “yavan” anlam kıyaslanabilir mi? “İstanbul Efendisi”ne İstanbul Bayı diyebilir miyiz? “Ali Beyciğim” sözünü “Ali Baycığım” veya “Bay Aliciğim” şeklinde telaffuz edebilir miyiz? Edersek ortaya bir ucube çıkmaz mı? “Ayşe Hanım bizi yemeğe davet etmiş.” cümlesini “Bayan Ayşe bizi yemeğe çağırmış.” Şekline sokarsak ortaya bir garabet örneği, bir dil ve üslup zevksizliği çıkmaz mı?
Şâirlerimiz diyor ki:
Bay ve bayan kelimelerini olur olmaz yerlerde ve rast gele kullananlara hatırlatalımÇ “Bay” zengin demektir. Halk şâiri Seyrânî diyor ki:
Ne hikmettir şu dünyâya
Gelen ağlar, giden ağlar
Soralım yoksula baya
Aslı nedir neden ağlar.
Karacaoğlan da “bay” kelimesini zengin anlamında kullanıp şöyle diyor:
Karac’oğlan der ki geçti ne fayda
Merhamet kalmadı yoksulda, bayda
Bir örnek de Ziya Paşa’dan verelim:
Ya bisteri kemhada ya viranede can ver
Gün bây u gedâ hâke berâber girecektir.
“Bey” sözüne karşılık olarak kullanılan “bay” hakkında Necip Fazıl merhum da şöyle diyor:
Bir şey koptu benden, şey, her şeyi tutan bir şey
Benim adım Bay Necip, babamınki Fazıl Bey.