Merhum S. Ahmet Arvâsi Hoca’yı ölümünün 23. sene-i devriyesinde rahmetle anarken; vefatından kısa bir süre önce kaleme aldığı ve bugüne kadar hiç yayınlanmamış olan bir makalesini aşağıda sunuyoruz.
ahiyeti ne olursa olsun, her iş, az-çok, bir kadro ile başarılır. Zaman, bu ihtiyacı azaltamamış aksine çoğaltmıştır. Şüphesiz bir insanın tek başına yapabileceği ve başarabileceği işler de vardır. Lâkin bilmek gerekir ki, günümüzde, artık, büyük işleri, ancak büyük ve güçlü kadrolar gerçekleştirebilmektedir.
Hele siyasî ve ideolojik konularda “kadrolaşma” zaruridir. Bu da güçlü ve başarılı bir eğitim ile canlı bir teşkilâtlanmaya bağlıdır. Yani, iyi yetişmiş insan meselesi…
Bilindiği gibi “kadro”, “fikrin” ve “dâvanın” insan unsuru demektir. Bu da her meslek ve tabakadan bir “seçkin insanlar” topluluğu mânâsına gelir. Hiçbir “fikir” ve “dâvâ” kadrosunu kurup aktif duruma geçiremedikçe başarıya ulaşamaz, hattâ varlığını bile hissettiremez.
Aktivite, zaman ve zemine göre bazen kadroları, geliştirip oluşturduğu gibi bazen de dağıtıp eritebilir. Bu sebepten, hem “sahnede” hem “kuliste” çalışabilecek kadrolar, hazırlamalıdır. Bilindiği gibi bütün mücadelelerde, yıpranmamış “yedek kudretlere” ihtiyaç vardır. Bunu, vaktinden önce düşünmeyen liderler, hüsrana uğrarlar.
Tekrar edelim, cemiyetlerin hayatında ve idaresinde, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzüklerden ziyade “kadrolar” önemlidir, yine cemiyetlerin hayatında “siyasî partilerden” ve her türlü teşkilâttan ziyade “kadrolar” önemlidir. Mücadelede esas olan anayasayı, kanunları, kararnameleri, tüzükleri ve düzeni değiştirmekten ziyade “kadroları” değiştirmektir. Siz, özlediğiniz kadroları işbaşına getirin, herşeyin ne kadar kolaylaştığını o zaman göreceksiniz. Kadrolar değişmedikçe, anayasalar, kanunlar, kararnameler ve tüzükler değişse bile bir mânâ ifade etmez.
O halde başarının sırrı, “kadro” hazırlamada ve işbaşına getirmededir. Durum, siyasî hayatta da aynıdır. Bütün mesele, anayasayı, kanunaları, kararname ve tüzükleri zorlamadan, “iyi yetişmiş kadrolar” ile “kitleler” arasında “geniş köprüler” kurabilmededir. “Düzen” ile boğuşmadan, ona hâkim olmadadır. Zaten “demokrasi” bir bakıma bu demektir.
Kadro hazırlamaya gelince, bu tamamı ile bir “eğitim” işidir. “Beşikten mezara kadar” sürer. Unutmamak gerekir ki, heryer bir eğitim vasatıdır… Ev, sokak, meydan, kahvehane, lokal, işyeri, çarşı pazar, sinema, tiyatro vs, vs. Eğitimin pekçok da vasıtası var. Kitap, gazete, dergi, ansiklopedi, film, afiş, fotoğraf, bildiri, konferans, seminer.. vs gibi. Eğitim için teşkilatlanmak da mümkündür. Okul, kurs, gezi ve ortak projeler üzerinde çalışma gibi…
Bütün bunlar yapılmadan, gerekli kadrolar hazırlanmadan, derme çatma kalabalıklarla bir yere varılmaz. Bir dâvânın ulvîliği ve büyüklü ancak şuurlu kadrolar aracılığı ile idrak edilir. Tarihten ve hattâ günümüzde cereyan eden hâdiselerden öğreniyoruz ki, nice haklı ve ulvî dâvâlar vardır ki, yetersiz kadrolar elinde rezil, zelil ve perişan olmaktadır da bunun aksine nice sefil ve haksız “iddia” var ki, sahip kadrolar sayesinde başarılı ve itibarla gözükmektedir.
Bunu bilerek hareket etmek, acele kararlar ile yüce büyük dâvaları soysuzlaştırmamak gerekir. Başarılı olamayan kadrolar, başkalarını ve cemiyeti itham etmeden önce kendilerini kritik etmesini bilmelidirler.
S. Ahmet Arvâsi