*Meryem Aybike Sinan
Geçtiğimiz gün YHT ile Ankara’dan dönüyordum.
Yanıma 20 yaşlarında bir genç kız gelip oturdu. Birkaç dakika sonra telefonu çalınca şivesinden genç kızın Azerbaycan Türklerinden olduğunu anladım. Uzun uzadıya Azerbaycan’daki ailesine bir şeyler anlattıktan sonra merhabalaştık.
Gence yakınlarındaki Yevlak’tan olduğunu söyledi. Ailem çiftçi, tarımla uğraşıyorlar deyince kendisine “sen de tarımla ilgileniyor musun?” diye sordum. “Elbette, ben aileme her zaman yardım ederim” dedi.
Yaşı küçük ancak anlayış, meseleleri idrak manasında çok olgun bir kızdı. Azerbaycan’a dair konuşmaya başladık. Ülkesinin her meselesine haiz olduğunu, hemen her konuda fikir beyan edebildiğini gördüm. Birden bana dönüp:
-Biliyor musunuz, ilk defa siz bana “Azeri” demediniz! Bir de bizi çok iyi tanıyorsunuz, ben çok üzülüyorum, burada herkes bize Azeri diyor. Oysa biz de Türk’üz sizin gibi. Geçen gün, yine trende bir kadın bana kendi ülkenizde okuyun, sizin yüzünüzden bizim gençlerimiz yurt dışına gidiyor dedi. Siz Azeriler, ülkemizi istila ettiniz, kendi ülkenizde durun, gelmeyin buraya dedi. Ben gerçekten bu laflara çok üzüldüm…
Arzu bunları anlattıkça gözleri doluyordu.
Evet bir de böyle bir şey var. Ülkede gittikçe artan yabancı düşmanlığı Türk soylu olanlara bile yöneltilmiş durumda. Bu refleks öz itibarıyla doğru olsa da Türk soylu olanların Türkiye’ye olan sempati ve hayallerini köreltiyor diyebilirim. Oysa Türk soylu olan misafirlerimiz, tıpkı bizim gibi bu ülkenin öz evlatlarıdır…
Arzu konuştukça kızdaki derinliği fark ediyorum. Moskova’da ablası varmış. Onu ziyarete gitmiş. Ciddi ciddi yüzüme bakıp şöyle dedi:
-Abla, oradaki yeğenlerime dedim ki: Burada yaşamanız köklerinizi unutmanızı gerektirmez. Türk olduğunuzu hiç unutmayın, Ruslarla Rusça, Türklerle mutlaka Türkçe konuşun dedim. Burada da Türk gençlerinin bazıları kendi tarihlerini hiç bilmiyor. Geleneklerinden çok kopuklar. İnsan kendi millî kimliğinden kopar mı hiç? Biz sizin bütün büyüklerinizi tanıyoruz lakin Türk gençliği Mehmet Emin Resulzade’yi bile tanımıyor!..
20 yaşındaki bu genç kızı herkesin tanımasını isterdim. Bir düşünce insanı edasıyla görüşlerini ifade ederken ne kadar tutarlı, birikimli ve şuurlu olduğunu gördüm. Açık ve net söylüyorum, bizim 20 yaşındaki çocuklarımızın ekserisi maalesef hâlâ ergenlik kıskacında yaşıyor gibi. Olgunlaşamıyorlar.
Genç kız Eskişehir’de inerken arkasından bakakaldım.
Yevlak’tan kopup gelen, şu ülkeyi bizim gençlerden daha iyi tanıyıp yorumlayan bu genç kızın bizim gençlere ders verecek olgunlukta olmasını ise bir parça ‘kıskandım’ doğrusu. Karşımda bir Hayme Ana figürü varmış gibi hissettim bir an. Azerbaycan Cumhuriyeti, bu genç kızı sahiplenmeli ve önünü açmalıdır diye düşünüyorum.
Bir ülke gençliği o ülkenin geleceğinin teminatıdır.
Hasılı, bizim Arzularımız da Arzu kız gibi şuurlu olmalı. Sosyal medyada fenomen(!) takip etmekten üç satır yazı okumaya erinen, imtina eden bir gençlik istemiyoruz. Ancak üç beş vakıf, dernek, kurum bütün gençliği kucaklamaya, onları yetiştirmeye yetmiyor. Eğitim sistemi ise gençliği değil sadece kendini değiştirmeye odaklı ne yazık!
Millet olarak bu meseleye kafa yorma vaktimiz gelmedi mi?
Adriyatik’ten Çin Denizi ötelerine bütün Türk gençliğine selam olsun.
Selam olsun millî şuurun temsilcilerine…