Günler, talihin bize küstüğü zamanlardan biridir. Türk yurdu Azerbaycan, İngiliz, Rus ve Ermeni işgali altındadır. Yapılmayan kötülük yoktur. Osmanlı zor vaktindedir. Fakat yüreğinin bir yarısı Yemen’se diğer yarısı Bakı’dır. Bu işgal böyle devam edemez. Onun için Nuri Paşa komutasındaki İslam Türk Kafkas Ordusu, canını dişine takarak Bakı’yı halas etmek içün şehrin üzerine yürür.
Kuvvetli bir düşman mukavemetiyle karşılaşır. Fakat aslan parçası Mehmetçik imanından aldığı kuvvetle düşman ordusunu darmadağınık ederek 15 Eylül 1918’de Bakı’ya girer. Azeri Türkü sevinçten serhoş gibidir. Düşmana ağır zayiat verdirilmiştir. Azerbaycan istiklaline kavuşur. Bu istiklalin bedeli 1130 şehittir.
Bu 1130 şehidimiz, toprağa düştüğü o günden bu tarafa Hazar Denizine bakan Başkanlık Köşkü ve Türk Camiinin de olduğu tepede rengini kanından alan bayrağının endamlı salınışı altında cennet bahçesi kabrindeki ebedi uykusundadır.
İşte bu bayrağın Türk şehitliğinin semalarından indirildiği havadislerini almaktayız. Buna inanamayız. Azeri Türkü, Vefalı Türk’e bu vefasızlığı yapmaz.
Azeri Türk’ü neye alındı? Ermenistan’la barış protokolü imzalanmasından tedirginlik yaşadı. Ardından gelen maçta Bursa stadına Azerbaycan bayrağı sokulmamasından rahatsız oldu.
Haksız mı? Haksız değil.
Bir kere, Türkiye’ye kayıtsız-şartsız itimat etmektedir. En ufak bir harekete dahi bu itimadın verdiği hisle bakmaktalar. Çünkü vatan toprağının beşte biri Ermeni işgali altındadır. Türk yurdu Dağlık Karabağ işgaldedir. Yitik topraklardan gelen kaçkınlarla yerlerinden olan göçkünler senelerden beri çok perişan şartlarda hayat sürmüşlerdir.
Onları tren vagonlarında, çadırlarda, yaşadıkları kötü şartlarda ziyaret etmiştik. Görgü şahitlerinin ağzından yazılmış Ermeni mezalimini okumaya her insan tahammül edemez. O yapılanları vahşet kelimesi bile anlatmaya yetmez.
Bunlar malum. Bunları her Türkiye Türkü, yüreğinin tâ derununda olanca sızısıyla çekmekte. Zaten Ankara’nın çırpınışı da Azerbaycan-Türkiye hududunu tesis için.
Bakı’nın her gönül sızısı Ankara’nın sızısıdır.
Bir Azeri Türkünün her elemi Türkiye Türkünün elemidir. Bütün dâvâ kaybedilen hakları geri almaktır. Nitekim Zürih’ten evvel Nahcevan’da Türk liderleriyle içtima kılınmış, Türk Konseyi kurulması kararı alınmıştır. Bilahare, Suriye, derken Irak andlaşmaları gelmiştir. Şimdi Balkan temasları sıradadır. Azerbaycan’a düşen Ankara’ya tam teslimiyetle hiçbir zorluk çıkartmamaktır..
Hedefe vasıl olmak ya harple olur veya sulhle. Şimdi Ermenistan ikinci yola zorlanmıştır. Azerbaycan’ın aleyhine olacak bir muahedeye hiçbir Türk hükümeti asla kol çekmez. İslam, Türklük ve barış remzi Azerbaycan bayrağını stada koymamak hiçbir Türk idarecisinin aklından geçmez. Nitekim Bursa valiliği müsaade vermiş iken Beynelmilel futbol teşkilatı FIFA bu yasağı getirmiştir. Şayet Türk idarecileri bu karara riayet etmeseydi müsabaka tatil edilerek Ermenistan hükmen galip ilan edilirdi.
Aynı boyun, aynı soyun kan kardaşları, din kardaşları arasında böyle niza olabilemez. Azerbaycan bayrağı bizim de bayrağımızdır Türk bayrağı da Azerbaycan’ın..
Öyle güman ederiz ki bu hatadan rücu edilir. Yoksa Ahmet Cevat’ın Nuri Paşa Kafkas Ordusu’na yazdığı o Çırpınırdı Karadeniz şiiri incinir.
Türkistan’dan esen yeller
Şimdi sana selam söyler
Vefalı Türk geldi yine
Selam Türk’ün bayrağına