MakalelerMedeniyetimiz

Ayasofya’da İlk Cuma Namazı

F

ethin üçüncü gününe tekabül eden Cuma günü Fatih, tekrar Ayasofya’ya gelip ilk Cuma namazını askerleriyle beraber kılmıştır. İmamete İstanbul’un fethinin manevi mimarı Akşemseddin geçmiş, ilk olarak Fatih namına hutbeyi de bu nurani zat okumuştur. 

Hutbenin, Fatih tarafından irade edildiği de yazılmaktadır. Diğer bir rivayette ise Fatih, Ayasofya’nın camiye tahvil edildiği gün, askerine bir hutbe irade etmiştir. 
Fatih’in iradesi ile Cuma gününden evvel, Ayasofya’daki tasvirler, heykeller ve putlar kaldırılıp, kıble tarafına mihrâb yapıldığı, minber konulduğu, bütün hazırlıkların Cuma gününe kadar ikmali için mimarlarla ustaların gece gündüz çalıştıkları rivayet olunur. 
Bu arada, üç gün zarfında bir de tahtadan minare yapılmıştır. Yapılan minber ve mihrâb zamanımıza ulaşmamıştır. Mabedin muvakkithane tarafındaki kapıdan girince içeri geçişi temin eden dehlizde bulunan bir mihrabın Fatih’e ait olduğuna dair söylentiler bulunmaktadır. Ancak bu görüşlerin sağlam bir bilgiye dayandığı söylenemez. 
II. Selim devri kaynaklarına göre, Fatih’in tahta minaresi de güneybatı tarafına eklenmişti. Ancak bu minare II. Selim devrinde kaldırılmış, yerine diğer minareler ile birlikte yeni bir minare yaptırılmıştır.
Solakzâde, Cuma namazından önce mihrâb, minber ve mahfil hazırlandığını, duvarlarda bulunan tasvirlerin kaldırıldığını, Cuma hutbesini Akşemseddin’in irade ettiğini ve imameti de yine bu zatın yaptığını belirtir.
Okunan bu hutbe, Osmanlılar içinde okunan hutbelerin belki de en mukaddesi, en sevinçlisi, en büyük şan ve şerefe sahip olanı idi. Çünkü o güne kadar sekiz buçuk asırdan beri bütün Müslümanlar’ın ulaşmayı şiddetle arzu ettikleri bir fethin, Cenab-ı Hak tarafından Osmanlı padişahlarına ve onun tebasına verildiğini ilan etmekte idi. Fethin komutanı ve gazileri, Sahabe-i kiram’ın bile şiddetle arzu ettikleri büyük bir saadete ve Hazreti Peygamber’in aleyhisselam “ne güzel komutan ve ne güzel asker” övgüsüne mazhar olmuşlardı.
İstanbul’un fethini müteakip şehirde bulunan yüzden fazla kilise ve manastır, cami haline getirilmiş, bir çoğu da medrese ve hangâh yapılarak ehli tarikata barınak olmuştur. 
Fetihle birlikte, ilk Müslüman ibadetinin gerçekleştirildiği Büyük Ayasofya Kilisesi de artık Ayasofya Camii olmuş, adının değiştirilmesine gerek görülmemiştir. Fakat bina, Bizans İmparatorluğu’nun son zamanlarında bakımsız kalmış olduğundan, Fatih Sultan Mehmed, derhal  onarım çalışmalarına başlamıştır. 
Tursun Bey, Fatih’in, Ayasofya’daki ilk teşebbüsleri müteakip, harap hallerine binaen Ayasofya ve daha sonra surları onardığını kaydeder. Müverrih Alî ise, “elhak tab-ı pâdişâhı cümleden ziyade, ol mâbed-i kadîmin ihyasına mütehalik oldu…” diyerek Fatih’in Ayasofya’nın ihyasına önem verdiğini anlatır.

Tarih ve Düşünce

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242