3
1 Aralık 1988 yılı… Türkiye gazetesi okurları için, hüzünlü bir gündür. Bilge bir mütefekkirin, bir ülkü devinin, bir arifin, bir dava adamının rahmet-i Rahmana yürüyüşünün yıl dönümüdür zira. Merhum Seyyid Ahmet Arvasi’den söz ediyorum…
Önce evimizin kütüphanesinde sıradağlar gibi dizilmiş kitapları ilişti gözüme. Öyle tanış olduk. O yıllarda henüz çocuk sayılırız lakin bir ülkümüz, bir mefkûremiz var. Evimizde bizi o iklimin içine çeken pek çok unsurun en önemlisi hiç kuşkusuz Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Türk İslam Ülküsü” kitapları olmuştur.
Arvasi Hocanın “Türk İslam Ülküsü” kitabı ayrıştıran değil, buluşturan, cem eden bir değerdi. Seyyid Ahmet Arvasi her şeyden önce kendisini İla-yı Kelimetullah ülküsüne adamış, bir alperen, bir dava adamıdır. “Türk İslam Ülküsü” adlı kitabında neden Türk Milliyetçisi olduğunu şöyle açıklar:
“Ülkücülük, ülkemiz ve yeryüzünde Allah’ın nizamını hâkim kılmak içindir. Kendisine metot olarak Allah ve Resulü’nü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır. Ülkücü egosunu yenen idealisttir. İman, aşk, aksiyon ve karakter adamıdır. Benim milliyetçilik anlayışımda asla ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna yer yoktur…
Ben Afrika’nın ortasında doğmuş bir zenci olsaydım ve bu aklım da bende olsaydı yine Türk milliyetçisi olurdum. Çünkü ben Amentü’ye iman ettiğim gibi iman ediyorum ki Türk milletinin de İslam âleminin de mazlum milletlerin de kurtuluşu Türk milliyetçilerindedir, Türk İslam Ülküsündedir…
Bizim milliyetçiliğimizde Batı’da olduğu gibi ırkçılık yoktur. Bizler Kur’ân ve Sünneti rehber edinen bir milliyetçilik anlayışına sahibiz. Fakat İslam ve Türklük düşmanları bu iki mukaddes varlığımızı birbirine düşmanmış gibi göstermekten vazgeçmiyorlar. Türk devletini yıkmak ve Türk devletini parçalamak isteyen bölücüler sadece Türklüğe değil, İslam’a da ihanet etmektedirler…”
Seyyid olması sebebiyle, ecdadı aslen Arap olan Arvasi’nin, siyasi düşünce olarak Türk Milliyetçiliğini benimsemesi herkesin üzerinde uzun uzadıya tefekkür etmesi icab eder.
Her zaman iddia etmişimdir. “Türk İslam Ülküsü” ve “Doğu Anadolu Gerçeği” adını taşıyan kitapları, bütün Türkiye’de okutulsaydı, özellikle de doğu Anadolu’da gençlere ulaştırılsaydı hiçbir zaman bir “Kürt meselemiz” olmaz ve bu boyuta ulaşmazdı.
Aslen Kürt olan bir kardeşimiz var. Metin Arpacı. Türk Milletine derin ve büyük bir sevgi besleyen bu kardeşimizin şu ifadeleri ne kadar önemlidir:
“Ben Ağrılıyım. Bizim eve babam Türkiye gazetesi getirirdi. Kabaklı Hocayı, Arvasi Hocayı bu gazete ile tanıdım. Keşke bütün Kürtler bizim gibi Arvasi Hocayı tanımış ve okumuş olsaydı kardeşim. Benim millî şuur kazanmamda bu güzide gazetenin emeği büyüktür. Bu gazete ile kendimi buldum. Sizinle bizim kardeşliğimiz Arvasi kardeşliğidir…”
Bu kadar yerli ve millî düşünen, gazetemizi de geçmişten günümüze yakından takip eden bu kardeşimizi herkesin tanımasını ve bir kez dinlemesini isterdim. Seyyid Ahmet Arvasi’nin “Doğu Anadolu Gerçeği” ile ilgili tespitlerinin ne kadar doğru, etkili ve yerinde olduğunu yakından görmüş olurlardı.
Seyyid Ahmet Arvasi, bütün Anadolu’da gençliğe anlatılmalı, fikirleri gençliğe ulaştırılmalıdır. Birtakım isimlerin temcit pilavı gibi sık sık gündeme getirilip bir de haklarında filmlerin çekildiği, kitapların yazıldığı, programların yapıldığı şu zamanda Seyyid Ahmet Arvasi’nin gündemimizde olmayışı ne acıdır, ne kadar tuhaftır!
Türk milliyetçilerinin her biri bu ülkenin zor zamanlarında mı gereklidir? Seyyid Ahmet Arvasi, Erol Güngör, Ahmet Kabaklı, Osman Turan, Dündar Taşer hâlâ neden gündemimizde değiller? Gençliğimiz bu güzel isimlerden neden istifade edemiyor, feyz almıyor? İlgililerin yarınımız için, millî ve manevi bekamız için böylesi sağlam kaynakları tespit edip gençliğin istifadesine ivedilikle sunması gerekmez mi? Bu yeni sene bir başlangıç olur diyelim… “Asrın Yesevi’si”ne Allah’tan rahmet diliyorum, ruhu şad, mekânı cennet olsun. Allah kendisinden razı olsun.
Meryem Aybike Sinan