apa III. Paul, Türkler’in Akdeniz’de yayılmalarından tedirgindi. Onun gayretleriyle, 1537 yılda Venedik de razı edildi ve muazzam bir Haçlı donanması hazırlandı, zamana kadar Barbaros Hayreddin Paşa’nın karşısına çıkma cesareti gösteremeyen Şarlken’in meşhur amirali Andrea Doria, artık kendinden emin olarak harekete geçebilecekti.
1538 yılının yaz aylarında, müttefik donanma Korfu’da toplanmaya başladı. Önce Venedikliler gelmişti, ardından, Papalık donanmasının amirali Grimani Korfu’ya varmış, burada beklerken Preveze kalesine saldırmıştı. Fakat, beş gün süren bombardıman sonunda başarı kazanamadığı gibi, Karlıeli Sancakbeyi şeyin Şah Bey’in huruç hareketiyle zayiat verdi ve geri çekilmek zorunda kaldı.
22 Eylül’de, İspanyol, Alman, Portekiz, Venedik, Papalık, Ceneviz, Malta ve küçük Hıristiyan devletlerinin gemilerinden müteşekkil müttefik anma birleşmişti. 308’i harb, 300’ü yük ve taşıt olmak üzere toplam 608 gemileri, 60 bin askerleri ve 2.500’den fazla topları vardı.
25 Eylülde Preveze’ye ulaşan müttefikler, ertesi gün Aksium’dan karaya asker çıkarma teşebbüsünde bulundular. Fakat, sahile yerleştirilen topların ateşi karşısında geri çekilip, mukabil ateşe başladılar. Turgud, Murad, Güzelce Mehmed ve Sâdık Reis kumandasındaki Türk gemileri körfezden dışarı çıkıp bu taarruzu püskürttüler.
Andrea Doria, hasmının körfezden ayrılmak istemeyeceği kanaatinde idi ve bu sebeple onu açık deniz savaşına zorlamak için İnebahtı’ya taarruz etmeyi planlıyordu. Halbuki Barbaros, 27 Eylül Cuma sabahı, şafak sökerken mevkiini terketmiş ve Korfu istikametine yönelmişti. Gözcülerin keşifleriyle, düşmanın Ayamavra adası önlerinde olduğu anlaşılınca, bu defa güneye dönüldü.
Andrea Doria, Türk gemilerini arkasında görünce şaşırmıştı. Donanmay-ı Hümâyun, ortada Barbaros Hayreddin Paşa, sağda Salih Reis ve solda Şeydi Ali Reis olmak üzere, hilâl vaziyetinde yaklaşıyordu. Turgud Reis, iki kanada da yardım etmek üzere, gönüllü filosu ile arkada bırakılmıştı.
Buna mukabil, Andrea Doria ön safına yelkenlileri koymuş, kendisi kadırgalarla arkada yer almıştı. Bunun gerisinde de, üçüncü bir hat olarak çektiriler dizilmişti.
Barbaros Hayreddin Paşa, yeteri kadar yaklaşıldıktan sonra, toplarını ateşledi. Hıristiyan kalyonlarının top menzilleri kısa olduğu için, Türk gemilerine zarar veremiyorlardı. Bu dezavantajı ortadan kaldırmak maksadıyla kadırgalar harekete geçirildi ve iki defa Türk donanmasının arkasına sarkma teşebbüsünde bulunuldu. Fakat, Barbaros Hayreddin Paşa, gemilerini oldukları yerde döndürerek kadırgaları yandan vuruyor ve onları tekrar geriye kaçmaya mecbur ediyordu.
İkindiden sonra, Kaptan-ı Derya, çok cür’etli bir karar verdi. Gemilerini ansızın harekete geçirdi ve kalyon filosu arasına daldı. Bu hatları ustalıkla yararak, kadırgaların üzerine yüklendi. Turgud Reis de, yanlardan hücumla, Hıristiyan donanmasının arkasını çevirmeye çalışıyordu.
O sırada çıkan şiddetli fırtına, düşman için fırsat yerine geçti. Koca Hıristiyan donanması, gecenin de bastırmasından faydalanarak firara koyulmuştu. Andrea Doria, yakalanma korkusuyla, gemisinin fenerlerini bile söndürmüştü.
Muhteşem bir zafer kazanan Türk donanması, hiç gemi kaybetmemiş, sadece 400 şehit, 800 yaralı vermişti. Hıristiyan dünyası ise, bu yüz kızartıcı yenilgiyi örtbas etmek için, kayıplarına dair herhangi bir bilgiyi kaydetmemiştir. Fakat, ölü ve yaralı sayılarının hayli fazla olduğu tahmin edilebilir. 29 gemileri Türkler eline geçmiş, bir o kadarı batmıştı. Türkler, 3 bine yakın da esir almışlardı.
İşte, Hıristiyan Avrupa’nın, tarih kitaplarına geçirmekten kaçındığı Preveze Savaşı’nın gerçek tablosu…
Prof. Dr. İsmet Miroğlu