Kültür

Osmanlı Devleti’nde Mevlid Merasimi

* Esad Efendi

Rebiü’l-evvel ayını on ikinci günü Sultan Ahmet Camiinde okunacak mevlide çağrılacak vezirlerin davetiyeleri saat belirtilerek, kethüda bey tarafından yazılıp gönderilir. Anadolu ve Rumeli kazaskerleri, ulemanın ileri gelenleri ve üç nefer şeyhin defteri bir kaç gün önceden Şeyhülislam tarafından Reisülküttab’a gönderilir.

Defter gereğince davetiyeleri tahvil kaleminden yazılır ve bir gün önce çavuşbaşı ağaya teslim edilir. Mir-i alem ağaya ve bütün kapıcıbaşı ağaları temsilen başkapıcıbaşı ağaya, rikâb-ı hüma-yun ağalarına, yeniçeri ağasına, ocak ağalarına, defterdara, tevikiye, defter eminine, şıkkeyn efendilere çavuşbaşı ağa tarafından davetiyeleri yazılır ve bunlar divan çavuşları ile gönderilir.

Mevlide gelecek müderislere de İstanbul kadısı tarafından davetiyeleri yazılıp gönderilir. Şeyhülislamın mevlid günü saat kaçta geleceğini gösteren pusula, reisülküttap tarafından yazılır ve kisedarlara ile bir gün önceden gönderilir. Mevlid günü haberci çavuş da yine şeyhülislama gönderilir.

Mevlid günü seher vakti, yukarıda sözü edilen devlet adamları kararlaştırılan saatte gelirler. Şeyhülislam “örf”denilen bir sarık ve mevsim gereği beyaz bir kürk giyerek mevlide gelir. Vezirler sarık ve mevsime göre erkân kürk veya ferace giyerler. Bindikleri atlara “divan bisatlı” denilen ve özel günlerde kullanılan kıymetli eyerler konur. Ulema ve Müderrisler örf kavuk ve muvahhidi kürkler giyerler. Defterdar, kavuk ve erkân kürkleri veya ferace giyip bindikleri atlara “divan rahtı” adı verilen gümüşlü eyer takımı koyarlar.

Herkes belirlenen saatte mevlide Anadolu ve Rumeli kazaskerleri ile ulemanın önde gelenleri ve müderrisleri derecelerine göre mihrabın sağ tarafından minberin sonuna, oradan da sofa kenarıyla mahfel-i hümayuna doğru otururlar.

Vezirler mihrabın sol tarafına koyulan seccadelere otururlar. Onların alt yanına yeniçeri ağası, defterdar, tevkîî, defter emini ve şıkkeyn efendiler, onların da arkasına mir-i alem ağa, kapıcıbaşı ağalar, sipah, silahdar, cebecibaşı, topçubaşı, arabacıbaşı, dört bölük ağaları, sipah ve silahdar kâtipleri ve kethüdaları oturur.

Sıra geriye doğru devam ederek Haremeyn müfettişi, muhasebecisi ve mukataacısı ve bunların halifeleri ve kisedarları yerlerini alır.

Yeniçeri ağası selamlıktan gelince, önce sadrazama selâm verir sonra yerine oturur. Eğer ordu seferde ise yeniçeri ağasının yerine sekbanbaşı geçer.

Bundan sonra gelen davetiyelerin camideki yerleri şöyledir; zağarcı ve saksoncubaşı ağalar, muhzır ağa, bostancılar odabaşısı ve yeniçeri yancıları minber kapısı önünden kürsüye doğru otururlar. Sultan Ahmet Camiinin dört orta direkleri arasında kalan yere yeniçeri erleri sırayla dizilirler ve ayakta dururlar. Eğer ordu seferde ise muhzır ağa ve başçavuş minber kapısı yanında ayakta dururlar.

Bostancılar odabışısı ve yeniçeri yancıları minber kapısı önünden kürsüye doğru dizilirler. Kapıcıbaşı ağalar camiye gelmeden önce selimî kavuk ve mevsim gereği erkân kürk yahut ferace giyerek divan bisatlı eyerle eyerlenmiş atlara biner ve sarayın kapısına gelirler. Özel bir törenle padişahı saraydan alır, camiye getirirler. Âdet olduğu üzere yeniçeri ağası ve sözünü ettiğimiz kapıcıbaşı ağalar selâmladıktan sonra yerlerine gelip otururlar.

Şeyhülislam geldikten sonra sadrazam da kallavî sarık ve mevsime göre erkân kürk veya ferace giyip divan bisatlı at’la gelir. Diğer devlet adamlarından reisülküttab ve çavuşbaşı ağa selimi kavuk ve mevsim gereği erkân kürk veya ferace giyer, divan bisatlı ata biner. Tezkireci efendiler ve mektubi efendi başlarına mücevveze denilen üstü geniş, ağzı dar bir sarık ve mevsime göre erkân kürk yahut ferace giyerler, kemer rahtlı diye adlandırılan, özel bir eyerle eyerlenmiş ata binerlerdi.

Divan-ı Hümâyun çavuşları ve ağalar mücevveze sarık ve feraceler giymiş olarak sadrazamın sarayından törenle camiye geldiklerinde orada bulunanların hepsi ayağa kalkarlar. Gelenler sofa sırasında olan ulemanın ortasından her iki yana selâm vererek geçer ve mihrabın önüne konan seccadelere otururlar.

Reisülküttab ve çavuşbaşı ağa, sadrazamın karşısında hümayun tarafından önceden konmuş olan seccadelere, tezkireci efendiler ve mektubî efendi ise kürsü tarafından mahfel hümayun altında otururlar.

Bu sırada teşrifati efendi, teşrifat halifesi ve teşrifat kisedarı mücevveze sarık ve mevsime göre kürk yahut feraceler giymiş olarak buhurdanlar getirirler. Buhurdanlardan birini sadrazamın, birini şeyhülislamın, birini ede vezirlerin önüne koyarlar. Padişahın gelmesine yakın teşrifati efendi, halifesi ve kisedarı ile buhurdanları kaldırırlar.

Feth-i Şerif Suresi Okunur

Buhurdanlar kaldırılırken müezzinler “Feth-i Şerif Suresi” okumaya başlarlar. Surenin okunması bittiği zaman padişahın mahfel-i hümayuna gelip oturduğunu göstermek için kafesin küçük kapısı açılır. Kafes kapısının açılması ile birlikte orada bulunanların hepsi ayağa kalkarak saygıyla eğilir. Sadrazam ise seccadesinden aşağıda yer öper. Kafesin küçük kapısı kapandıktan sonra herkes yerine oturur. Teşrifati efendi mahfel-i hümayun altında, sadrazamın karşısında emre hazır olarak ayakta bekler.

Müezzinler Ta’rif okuduktan sonra, önce Ayasofya şeyhi, arkasından Sultan Ahmet Camii şeyhi ve üçüncü olarak da nöbetli olan şeyh kürsüye çıkıp va’z verirler. Va’zını bitirip kürsüden inen her şeyhe darüssaade ağası kâtibi eliyle ferace ve samur kürkler giydirilir ve armağanlar verilir.

Darüssaade ağası kâtibi eğer hacegândan ise mücevveze sarık ve mevsim gereği erkân samur kürk veya ferace giyerek bu işi yapması gerekir. Bu sırada her bir şey kürsüye çıktıkça vezirlere,  âlimlere ve orada bulunan diğer devlet büyüklerine zülüflüler üç kez şerbet ve buhur verirler. Şeyh efendiler kürsüden indikçe sadrazam tarafından verilen armağan çıkınları, teşrifat efendi eliyle koyunlarına konur. Bütün bunlardan sonra birinci mevlidhan çıkıp biraz okuduktan sonra inerken yine darüssaade ağası kâtibi eliyle hil’at giydirilir. İkinci mevlidhan okumaya devam ederek:

Geldi bir ak kuş kanadiyle revan
Arkamı sıvadı kuvvetle heman 

beytini okuduğu zaman orada bulunan herkes ayağa kalkar.

* * *

Bu metin, kıymetli Türkistan Birliği okuyucuları için şâyân-ı tavsiye telakki edildiğinden Türk Alemiyiz websayfasından iktibas edilerek nazar-ı dikkatinize takdim edilmiştir. Muhtevası ve paylaştığı fikirler tamamen yazarına aittir.

İlgili Gönderiler

1 / 19