Kültürümüz

TÜRKSOY’un uzak diyarları…

B
azı insanların düşünceleri bir ok gibi çok uzaklara ulaşır. Ufukları, vizyonları kimilerinin hayallerinin dahi ulaşamayacağı yere uzanır. İnsanlık, medeniyetler işte bu kabilden insanların yüzü suyu hürmetine dev adımlar atarlar.
Polat Bülbüloğlu… Kendisi bir diplomat, bakan, müzisyen ve bestekâr…
Hâlen Azerbaycan’ın Moskova Büyükelçisi. Sıra dışı bir diplomat… Daha önce de Azerbaycan Kültür Bakanlığı yaptı. Tam 28 yıl önce yeni kurulan Türk Cumhuriyetlerine ve Türkiye’ye “Bizim neden UNESCO’muz olmasın? dedi ve TÜRKSOY’u kurma teklifinde bulundu.
TÜRKSOY 1993 yılında Türkiye, Kazakistan, Özbekistan, Azerbaycan, Kırgızistan, Türkmenistan Cumhuriyetlerinin Kültür Bakanları tarafından imzalanan anlaşma ile bir nevi Türk UNESCO’su olarak faaliyetlerine başlamış oldu.
KKTC, Tataristan Cumhuriyeti, Altay, Saha, Tıva, Hakas Cumhuriyeti, Başkurdistan ve Gagavuzya’nın gözlemci üye olarak yer aldığı örgüt, bütün Türk coğrafyalarındaki kültür ve medeniyet unsurlarını tespit etmek, tanıtmak, kardeş halklar arasında gönül köprüleri oluşturmak maksadıyla tam 28 yıl boyunca binlerce faaliyet yürüttü.
TÜRKSOY bir kültür organizasyonu olarak pek çok faaliyet yürütürken edebiyattan, bilime, müziğe, resme, mimariye kadar önemli çalışmalar yapan bilim ve kültür insanlarına da çeşitli desteklerde bulunuyor. 
Mesela, Astana, Eskişehir, Kazan, Merv, Şeki, Türkistan, Kastamonu, Oş ve Hive şehirlerini senenin kültür başkenti ilan ederek dikkatlerin o şehre verilmesine aracılık etti ve ilgili şehirlerde kültür programları yaptı.
Hemen her yıl, sahasında önemli işlere imza atmış bilim, kültür ve sanat adamları adına yıl düzenlenerek o isim için yıl boyunca çeşitli organizasyonlar tertip ediyor. TÜRKSOY’un sekretaryası Ankara’da bulunuyor. Bu dönem Genel Sekreterliğini Kazakistan adına Kazakistan eski Kültür Bakanı Prof. Düsen Kaseinov, Genel Sekreter Yardımcılığını Türkiye adına Doç. Dr. Bilal Çakıcı yürütüyor.
Türk UNESCO’su TÜRKSOY’un, önceki gün kuruluş yıl dönümü idi.
Aradan 28 yıl gibi uzun bir süre geçmiş bu önemli teşkilatın kardeşlik bağını güçlendiren bir köprü misali her coğrafyaya elini uzatması, oradaki sesleri ve nefesleri diğer kardeş coğrafyalara ulaştırması hakikaten iftihar edilesi bir husus.
TÜRKSOY, Rusya Federasyonu’na bağlı Özerk Cumhuriyetler ile de kültür, sanat ve bilim alanında sıkı ilişkiler kuruyor. Uçak düşürme meselesinden sonra Rusya’nın bazı projelere sıcak bakmadığını belirtelim.
Rusya Türkiye ile “Siyasi” zaviyeden yakınlaşsa bile “Kültürel” anlamda tedirgin ve mesafeli durmayı tercih ediyor. Rusya, bünyesindeki Özerk Cumhuriyetlerin cesaretlenmesi, halkın kültürel kodlarını hatırlaması noktasında oldukça politik ve karmaşık bir politika izliyor diyebiliriz.
Bu teknoloji çağında bu coğrafyalara nüfuz etmek mümkün mü peki?
Hem evet hem hayır! Öncelikle Kiril alfabesi çok büyük bir engel olarak yerini koruyor. İkincisi de uzun zaman birbirinden kopmuş kardeş toplulukların dillerinde oluşan yapay dil unsurları… Bu yapay dil unsurlarının edebiyat eserleriyle telafi edilmesi mümkün…
Dolayısıyla, bu coğrafyaya nüfuz etmek için sanatçılara, edebiyatçılara, bilim insanlarına ve medyaya ihtiyaç var. Mesela bizler hâlâ Saha Cumhuriyetinden bir yazarın herhangi bir eserini görmüş, okumuş değiliz. Bunlar önemli eksiklikler.
TÜRKSOY bizlerin yapamadığını yapmaya çalışıyor. Çok başarılı bir diplomat olan Düsen Kaseinov ve başarılı ekibi birbirinden önemli çalışmalarla bütün kardeş halkların gönül birlikteliklerine köprü oluyor.
TÜRKSOY’un uzaklarına selam olsun!

İlgili Gönderiler

1 / 62