ünyada bizimki kadar başka
hiçbir milletin, dini, dili, örfü, aile, mahalle, eğitim ve cemiyet hayatıyla
hukuk nizamı, mimarisi, kıyafeti vs. gibi daha ne kadar değeri varsa onlarla
böylesine sarsıcı ve intikam alıcı şekilde oynanmamıştır.
Dünyaya hükmetmek isteyen bir
gizli el, Vahyin Sevgili Peygamberimize -aleyhisselam- indiği andan çağımıza
dek sürüp gelen ve bu millete kimliğini kazandıran 14 asırlık her varlığını ya
bozmak, ya değiştirmek veya yıkmak istedi.
Ne yazık ki içeriden temin ettiği
adamlarıyla her üçünü de fazlasıyla yapabildi. Haçlı-mason-siyon ittifakı harp
meydanlarında kazanamadıklarını sulh ortamlarında sosyal çalışmalarla hayata geçirip
çınarı içten çürüttüler.
Bütün İslam âleminde üzerinde ilk
operasyon yapılan İstanbul merkezli Türkiye Müslümanlığıdır. İstanbul Dar’ül
Hilafe’dir, Payitahttır, Hilafet merkezidir, imparatorluk başkentidir. Türkiye
Müslümanlarının itikad, amel ve sosyal hayat olarak bozulması dalga dalga bütün
İslam iklimine yayılacaktı. Nitekim öyle de oldu.
İstanbul’a muvazi/paralel diğer
operasyon yapılan şehir Kahire’dir. Bu anlamda bugün Tahrir-Taksim ilişkisi bir
tesadüf değil tarihin tekerrürüdür.
Milli hayatımızla öylesine
oynandı ki geriye taklit kaldı.
Artık bir yerli hukuk, milli
kıyafet, özlü eğitim, şahsiyetli mimari yoktu.
Elifba bir gecede değiştiriliyor,
bin yıllık hukuk mahzene hapsediliyor, dinle içten oynanıyordu. Nikâhtan Cuma
hutbesine kadar onlarca, yüzlerce madde üzerinde çalışıldı.
Japonya, İsrail, Finlandiya,
Kore, Hindistan, Malezya… kendileri kalarak çağı yakalarken, bu toprakların
insanı, kendinden uzaklaşarak trenin peşinde koştu. Onlarda belki inkılab da
değil istihale, değişim yaşanırken bizde darağaçları kurulmuştu.
Hale bakınız ki bugün bile
İngiltere’de bir veliahdin dünyaya gelmesi, Türkiye’de içinde gizli sevinç
taşıyan önemli bir haber olmakta. Papanın konuşması bizden bir dini liderin
konuşması gibi zımnen bağlayıcı olarak
verilmekte. Önce Müslüman Babür imparatorluğundan, 65 yıl sonra da
Müslüman Osmanlı İmparatorluğundan öc alan İngiltere, istediklerini bu
topraklara zerk etmekte muvaffak oldu.
Operasyon bitmedi:
Şimdilerde Türkçe tüketilmekte.
Türkçe, bugün hayatın her şubesinde çok ciddi şekilde tehlike altında. Dükkân,
mağaza, marka, tabela, ilân, kamu malları, ticari hayat İngilizce’nin
boyunduruğu altında. İşgal İstanbul’u bile bu kadar yozlaşmamıştı. Türkçe
istiklâlini kaybetmekte. Dizilerle aile, sorumsuzlukla, lakaytlıkla da Türkçe
su almakta. Dil esir alınınca millet şeklen hür kalır.
Dil giderse din de gider.
