Türk Dili

Türkçe Kara Sevdamız

S

ayın Recep Tayyip Erdoğan’a
teşekkür ederiz. İlk defa bir Başbakan, lisanımızın kuşatıldığını,
katledildiğini, mahvedildiğini, fukaralaştırıldığını, ihanete uğradığını, tasallut
yaşadığını, Türkçe’nin şah damarımız olduğunu, şah damarımızı kestiklerini….
misalleriyle birlikte dile getirdi. Başbakanın Türkçe’nin en az elli sene
boyunca gördüğü bu zulmü gündeme getirmesiyle camilerin ahır yapıldığına dair
vesikaları açıklaması zamanlama olarak çakışmıştır. Bu bir tesadüf değil, derin
bir şuurun tezahürüdür.

Camiye buğz edenle dilimize
kasdeden aynı Tek Parti zihniyetidir. Dersim’de öz vatandaşlarına zehirli gaz
kullanan, Menemen’de tertiple fitne çıkartarak İstiklal Mahkemelerinin
cellatlarıyla din adamalarını darağaçlarında sallandıran Tek Parti faşizmi
dilde de ırkçılık politikası güderek nesilleri hem birbirinden kopardı ve hem
de onları kendini ifade etmede kifayetsiz geriliklere sürükledi. Yeryüzünde çok
kısa aralıklarla hem harfleri ve hem de kelimeleri değiştirilen ikinci bir
millet yoktur. Gösterilen sebepler çok.

Halbuki sebep tektir. İslamiyetle
bağları koparmak, Kur’an kaynaklı, Hadis kaynaklı kelimeleri Arabistan
çöllerine sürmek. Agop Dilaçar, rehberliğindeki Türk Dil Kurumu, sıradan bir
dernek iken arkasına aldığı ideolojik ve resmî destekle Türkçeyi mahvetmiştir.
TDK’nın uydurma kelimelerini halka aşılayan ise Bülent Ecevit’tir. Bin yıldır
tefekkürümüzün ışığı olmuş kelimeleri Arapça ve Farsça diye söküp söküp
attılar. Mektep kelimesinin aslı Arapçadır.

Fakat mektep bizde okul,
Arapça’da devlet dairesi demektir. Başbakan da söyledi. Meselâ, kâtip
kelimesini atıp sekreter’i ithal ettiler. Peki böylece ne kazanıldı? Bunu
yapanlar, neden “Sekreterime kolalı da gömlek
ne güzel yaraşır!”
diye mırıldanmadılar? Arapça ve Farsça asıllı olup yüzde
yüz Türkçeleşmiş, yerlileşmiş kelimeleri istemeyenler, kazıyıp lügatlerden
çıkartanlar, tam aksine dağarcığımızı Yunanca ve Latince kelimelerle
doldurdular.

Şimdi ise İngilizce işgali
yaşanıyor. Diller canlı varlıklardır. Her dil en yakından en uzağa komşu
dillerle alış-veriş yapar. Ama hiçbir dil işgale rıza göstermez. Türkçe, bugün
işgal altındadır. Geçen gün, Çağlayan-Mecidiyeköy arasında yazıhane malzemeleri
satan bir mağaza gördüm. Kapıdaki “açık-kapalı”
kartonu dışında hiçbir Türkçe kelime yoktu. Dilini kaybeden, dinini muhafazada
çok zorlanır.

 

 

 

 

 

İlgili Gönderiler

1 / 79