Türk Dili

Türkçedeki Fransızca

 

Türk Dili, tarihî tekâmülü içerisinde, ikisi dıştan, biri de içten olmak üzere üç büyük müdahaleye maruz kalmıştır.

 

İki dış müdahalenin birincisi; Türk milletinin kendi rızası ile kabullendiği İslâmiyet ve onun vasıtasıyla Arapça ve Farsça’nın tesiridir. Fikrî bakımdan olduğu kadar dil bakımından da Türkçe’yi en fazla tesiri altına alan, şüphesiz ki Kur’ân-ı Kerîm lisanıdır. Zaman zaman halkla, şair ve edibler arasında büyük kopukluklar görülmesine rağmen, birçok kelime Türkçeleşmek suretiyle dilimize zenginlik katmışlardır.

 

İkinci dış müdahaleye geçmeden önce, içten gelen müdahalenin “uydurmaca hastalığı” olduğunu belirtmek isterim. Bu hastalığın meydana getirdiği kültür kopukluğu, bu yazıda konumuz dışıdır.

 

Türk Diline ikinci dış müdahale, her şeyin batı ve hatta her şeyin Fransa(!) sanıldığı gaflet çağından başlar: Tanzimat. Bu müdahale, birinci dış müdahalenin aksine, tıpkı iç müdahaledeki gibi zorlayıcı olmuştur. Bir özentinin eseri gibi görünmesine rağmen, belli bir zümrenin telkini söz konusudur.

 

Bu devirle başlayan ve hâlâ ithali devam eden kelimeler üç bölümde toplanır:

 

1. Türkçe’de karşılığı olmadığı için doğrudan doğruya Fransızca’dan Türkçe’ye geçen kelimeler. Bu kelimeler ihtiyaç dolayısıyla zarûrî olarak dilimize girmişlerdir. Radyo, televizyon, taksi, makine, arkeoloji, anarşi, roman, bisiklet, otomobil, ray, şeref, gar, istasyon, tren… sayıları yüzleri bulun bu kelimeleri artırmak mümkün.

 

2. Türkçe ve Türkçeleşmiş kelimelerin yerini alan Fransızca kelimeler: Elbise dolabı atılmış gardırop alınmış, gecelik atılmış, robdöşambr alınmış, yeleğe jile, eteğe jüp, sofaya koridor, elbise askısına vestiyer veya portmanto, helâya tuvalet, kâtibe sekreter denmiş. Teşekkürün yerini mersi, lokantanın yerini restoran, dükkânın yerini butik, berberin yerini kuaför, seyyahın yerini turist, reçelin yerini marmölât, remz’in yerini sembol, almıştır. Asırların divan’ına hatta Fransızcaya bile geçen divan’ına şezlong, örgünün yerine triko, hazır iş elbise yerine konfeksiyon, başörtü eşarp, boyunbağı yerine kaşkol veya kravat, başarı yerine sükse, cazib veya ilgi çekici yerine enteresan denilmiştir.

 

3. Fransızca’dan uydurulan ve Türkçe diye piyasaya sürülen kelimeler: Bunlar daha ziyade uydurmacıların marifetiyle iç zorlama netîcesinde hasıl olmuşlardır. Fransızca imaj, kelimesinden bir a  harfi atılmak suretiyle imge yapılmış, ekol kelimesinden okul, term kelimesinden terim yapılmıştır.

 

Tabiî, Fransızca birer ek olan –sel ve –sal ile de Türkçeleştirdiğimiz birçok kelime bozulmuştur. Tarihî kelimesi tarihsel yapılmakla Arapça bir kelime ile Fransızca bir takıdan Türkçe(!) yapıldığı iddia edilmiştir. Fakat coğrafiye niçin coğrafsal diyemediler bunu bilmek mümkün olmamıştır.

 

 

 

 

 

 

İlgili Gönderiler

1 / 79