udüs’teki Sain-Sepulcre kilisesi üzerinde hak iddia eden Fransa Kralı
I. Fransuva’ya, Sadrazamına yazdırdığı mektupta Kanuni Sultan Süleyman şöyle
diyor:
“Mahfuz topraklarımın içinde
bulunan Kudüs Kalesi’nde eskiden Hazreti İsa’nın ümmetine ait kilisenin cami
yapıldığından bahsediyorsunuz; bu konuda bana söylediğiniz her şeyi
teferruatıyla bilmekteyim. Eğer bu sadece bir mülkiyet meselesi olsa idi, şanlı
Padişahımız ve sizin aranızda mevcut dostluk ve sevgiye dayanarak arzularınız
bir rica olarak kabul olunur, memnuniyetle karşılanırdı. Lakin burada menkul
veya gayrimenkul bir mülkiyet meselesi yoktur. Bu tamamıyla dinimizin bir gereğidir.
Kâinatın yaratıcısı Allah’ın emri
ve Peygamberimizin kanunlarına göre bu kilise çok eskiden beri cami haline
çevrilmiştir ve Müslümanlar namazlarını orada kılarlar. Şimdi cami ismi taşıyan
ve namaz kılınmış olan yerlerde bir değişiklik yapmak dinimize aykırıdır.
İslam ibadetine ayrılmış yerler
haricinde halen Hristiyanların elinde olan mabetlere benim adil hükümdarlığım
devrinde hiç kimse elini uzatamaz, onların içinde oturanlara dokunamaz.
Mükemmel bir hürriyetten istifade ederek benim mutlak muhafazam altında
dinlerinin icap ettirdiği her türlü merasimi ve ibadeti yapmalarına müsaade
edilmiştir. Ve şimdi dinlerinin ibadet yerlerinde ve mahallerinde tam güvenlik
içinde yaşarlarken herhangi birinin huzurlarını bozması veya zulüm yapması
imkansızdır. Bu böyle anlaşıla!…
(1528)”
Kaynak: A. de Lamartine – Cihan Hakimiyeti (Türkiye Tarihi),
Tercüman Gazetesi Yayını, (s.766-767).
