Kültürümüz

Gerçek Ülkücü

G

resim

eçtiğimiz hafta Ereğli’den çok kıymetli bir abimiz rahmet-i rahmana kavuştu. Aramızda özel bir muhabbet ve dostluk vardı.
Rahmetli ile tanışmadan evvel üç evladı ile yolumuz kesişmiş cüzi de olsa ilgilenmiştik.
Bu itibarla sırf tanışmak ve teşekkür etmek için İstanbul’a gelmiş ve beni bulmuştu.
Abdullah Toplu Bey… Muhabbete başlarken -ben ülkücüyüm- demiş ve ardından hemen ilave etmişti:
“Ben rahmetli Ahmet Arvasi ülkücüsüyüm…”
Evet, Ahmet Arvasi Bey gençlik yıllarımızda çok okuduğumuz bizi etkileyen büyük mütefekkirlerden biri idi. Ne yazık ki ben kendisiyle hiç tanışma fırsatı bulamamıştım. Anlamamış görünüp:
“Ne demek abi”, dedim. “Ülkücü ülkücüdür. Ahmet Arvasi ülkücüsü de ne oluyor?”
“Yoooo öyle söyleme hocam” dedi!
“Kavramların içi boşaltılıyor bambaşka bir noktaya çekiliyor. Zamanla bir bakıyorsunuz dava dediğiniz şey bambaşka bir mecraya sürükleniyor. Ben bunun için mi çabaladım, bunun için mi bu davaya gönül verdim, bunun için mi gayret gösterdim diyerek yanıp yakılıyorsunuz… Onun için önce davayı iyi tanımlamak iyi bilmek iyi okumak gerekir. Zira bu dava 50-60 senenin davası değildir. Bu dava bin yılın davasıdır” dedi.
“Peki, Arvasi hocaya göre ülkücülük nedir, ülkücü kimdir kısaca açıklar mısın?” dedim.
“Hocam, sohbetlerimizde Arvasi Hoca, bize ülkücünün kim olduğunu sık sık işaret ederdi. Ona göre ülkücülük: Ülkemiz ve yeryüzünde Allah’ın nizâmını hâkim kılmaktır… Kendine metot olarak, Allah ve Resulü’nü ölçü alan bir iman hareketinin adıdır. Ülkücü ise iman, aşk, aksiyon ve karakter adamıdır! Onun milliyetçilik anlayışında ırkçılığa, bölgeciliğe ve dar kavmiyet şuuruna asla yer yoktur” dedi.
Dedim, günümüzde bunlar böyle akla gelmiyor nicesinde sırıtıyor.
“İşte ben sırıtmıyorum. Onun için, yanlış anlama hocam diyerek Ahmet Arvasi bey ülkücüsüyüm dedim” dedi. Devamında;
“Hocam bunun için de laf değil icraat gerekir. İslam’ı hâkim kılmayı düşünüyorsan önce doğru bileceksin sonra da yaşayacaksın. Yoksa boş boş konuşan bir adam olursun. Sonra yaşadığın gibi inanmaya ve savrulmaya başlarsın… Arvasi Bey ülkücülüğünün Fatih’in, Sultan Alparslan’ın, Gazneli Mahmud’un, Satuk Buğra Han’ın Yavuz Sultan Selim Han’ın ülkücülüğünden farkı yoktur” dedi.
Karşımda gerçekten çok mert, sözünün eri bir sima vardı. Rahmetli Nihat Sami Banarlı Bey’in Osmanlı’yı tanıtırken;
“Bu vatanın miras kalan bir kısım topraklarında bir nur gibi parlayarak öteki beyliklerle kardeş kavgasına girmeden İstanbul’u ve Balkanları elde edip bu ülkelere Türk ahlak ve adaleti ile İslam nurunu götürmek için gazalara girişen bu uğurda Mehmetçiğinden hükümdarına kadar hevesle şehit olarak Anadolu ve Balkanlar Türkiye’sini bize ebedî vatan bırakan büyük inanmışlar, büyük ülkücüler ve büyük Türkler ordusu…” şeklindeki sözlerini naklederek, tekrar şanlı medeniyetlere erişmek için böyle gerçek manada “Türk olmak” gerekir deyip kendisine teşekkür ettim…
 
 

İlgili Gönderiler

1 / 62