ürk Keneşi 8.
Liderler Zirvesi sona erdi.
Ve artık bu
topluluğun adı “Türk Devletleri Teşkilatı”. Hayırlı uğurlu olsun…
Haber bültenleri,
esas bilgileri zaten yeterince paylaştığı için bu yazıda
tekrara düşmek istemiyorum zira meseleyi farklı yönlerden
irdelemek istiyorum. Öncelikle Demokrasi ve Özgürlükler adasında yapılan bu
zirvenin dosta güven, düşmana korku verdiğini söyleyelim.
Zirvenin bizce
en büyük eksiği hiç şüphesiz Nur Sultan Nazarbayev’in zirveye gelmemiş olmasıydı.
Nazarbayev, gelmese de yine fikir babası olduğu “Türk Dünyası 2040
Vizyonu” bir yol haritası olarak kabul edildi. Bu büyük yürüyüşte
lokomotif ülke hiç şüphesiz Kazakistan ve lideri Nur Sultan Nazarbayev. Çok boyutlu
liderliği ve bilgeliğiyle büyük Türk milletinin hiç şüphesiz en büyük lideri ve
Ak Sakallı’sıdır. Hatırlatalım ki Türk Keneşi, ebedi şeref başkanı Nur Sultan
Nazarbayev’in teklifiyle ve çabalarıyla kuruldu.
Kazakistan
Cumhurbaşkanı Kasım Cömert Tokayev, zirvenin çerçevesini genel anlamda çizen etkili konuşmasıyla
çok önemli ve dikkat çekici hususlara
değindi:
“Değerli kardeşler!
Bütün Türk milletini, derin tarihî kökler
ve ortak çıkarlar birleştirmektedir. Türk Keneşi’nin etkisi ve prestiji her yıl
daha da artmaktadır. Bu yıl içerisinde iki defa
toplandık ve üst düzeyde zirve gerçekleştirdik.
Bu, köklü kardeşliğimizin en açık göstergesidir.
Kazak Türkçesi’nde “Dördü birlik
olursa, en tepedeki hedefe ulaşır” atasözü vardır. (*Türkiye
Türkçesindeki karşılığı “Nerede birlik, orada dirlik!”)
Kuruluşumuzun dünya
çapında hak ettiği yeri bulacağından eminim. Türk dünyasının jeopolitik
potansiyeli etkin bir şekilde kullanılmalıdır. Burada toplanan liderlerin, temsilcilerinin niyetleri samimidir. Bütün ülkeleri
iş birliği yapmaya çağırıyoruz, bu sebeple bugünkü toplantı şüphesiz ortak kökleri ve ortak
tarihi olan ülkelerin birliğini güçlendirecektir.
Su ve gıda güvenliğinin
sağlanması günümüzde güncel bir konudur. Buğday yetiştiren ve un üreten ilk on ülke
arasındayız. Yılda 7 milyon tona kadar buğday ihraç ediyoruz. Kazakistan, Orta
Asya’daki tek tahıl ihracatçısıdır.”
Ekonomiden,
teknolojiye, dijitalden tarıma, akıllı şehirden yeşil hidrojen kümesine kadar öncü bakış açılarıyla
Kazakistan, yine farkını gösterdi diyebiliriz. Aslında Tokayev’in öne çıkması gereken
en önemli cümleleri zirvenin yapıldığı Yassıada ve Merhum Adnan Menderes
ile ilgili olanıydı:
“Geçen yüzyılın ortalarında kaderin cilvesi ile dağı taşı
aşarak, büyük zorluklar atlatarak Anadolu topraklarına gelen binlerce Kazak
ailesine kucağını açarak “öz kardeşlerim” diye sımsıcak karşılayan Adnan Menderes’ten
bahsetmek istiyorum.
O geçen yüzyılın ellili ve altmışlı yıllarında, on yıl
boyunca Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı olarak görev yapmış seçkin bir devlet
adamı ve kanaat önderiydi. Kazakların buraya yerleşmeleri, çalışmaları ve kök salmaları için birçok fırsat sunan çok önemli bir şahsiyet olduğu için onu hiçbir zaman
unutmuyoruz! Bu önemli buluşmanın gerçekleştiği “Demokrasi ve Özgürlük Adası” da
Adnan Menderes’in kaderiyle doğrudan bağlantılıdır.
Ben Kazakistan
Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı olarak, Kazakistan halkı adına Adnan Menderes’in
ruhunu saygıyla anıyor ve bütün Türk halkına en içten şükranlarımı sunuyorum. Kardeş ülkelerimizin
dostluğu ebedi olsun!”
Zirve sona erdi
lakin etkileri uzunca süre konuşulmaya devam edecek. Türk Devletleri Teşkilatının
kuruluş felsefesi ışığında siyasallaştırılmadan yoluna devam etmesi en büyük
temennimiz. Liderlerin gözden kaçan görüşlerini irdelemeye devam edeceğiz…