Simferopol meydanı duman dumandı.
Yer yarılmış, şehir sarılmış,
Golde suyu aktığına pişmandı.
Yarısı dosttu Prut’un
Öbür yarısı Prut’a düşmandı.
Yalap yalap gözyaşıydı Golde
Yalap Yalap kandı…
Saat 12’yi vuruyordu Simferopol’de
Vraçni köyünün damları üstünde
Soğuk Kırım ayı bakırdandı.
Ağaçlar çiçekteydi.
Arılar petekte, acılar yürekteydi
Apacıydı Karadenizin kara suyu
Dalgalar Kırım sahillerini döğmekteydi.
Simferopol meydanında gece
Çırılçıplaktı ve yayan.
Gece bir ölü gibi soğuktu
Gökte yıldızlar boncuk boncuktu.
Stalin caddesi ortasında
Kuru bir yaprakla oynayan
Rüzgârdan başka hiç kimse yoktu
Kuş uçmuyordu.
Geven otları boy vermişti ama
Çiçeklerini açmıyordu.
Step siyah bulutlarla kaplıydı.
Stepin tâ dibinde
Ufacıktı Kırım.
Kırımın ufacık kalbinde
Kanlı bir bıçak saplıydı.
Step Rustu.
Kırım, kendi kalbinin içinde mahpustu
Saat 12 idi Simferopol’de… Poyraz savuruyordu Kırım limanını,
Yıldızlar birdenbire karardılar.
Limandan kalkan tozlu bir rüzgâr
Bir kumaş gibi yırttı
Kırımın mavi tavanını
Poyraz savuruyordu Kırım Limanını…
Sokaklar sokakları,
Söven, çizmeleriyle asfaltı döven
Kanlı bir emperyalizmin uşakları
Sardılar Simferopol meydanını.
Kırımın mahpus kuşları
Acı acı ötüştüler… Sapsarı kesilen ay
Ve biçilen yıldızlar
Korkudan Golde suyuna düştüler
Bakır tenli Step ufukta saç saçtı.
Rüzgâr yaprağını alıp
Hızla Vraçniye doğru kaçtı.
Ölmek değildir Vraçninin sancısı Nasıl diyeyim
Anlatması zor.
Dünyada her ölümün
Acısı bir olmuyor.
Ne Hinttedir ne Çindedir
Vraçni demir ve kafestir
Vraçni kuşu içindedir
Geven otları boy boy kururlar
Simferopol’de şimdi sabahtır ama
Vraçnide bütün saatler
Halâ gece 12’yi vururlar.
Rüzgâr gitti, rüzgârla gittiler Rüzgâr dayattı…
Rüzgârı geri geri ittiler.
Toprağın nabzı tıp tıp atıyordu,
Vraçni demir uykudaydı. Ölü gibi yatıyordu.
Ölü gibi yatıyordu.
Gece uzundu, gece derin bir kuyu
Aydınlatıyordu esir işçiler mahallesini
Sapsarı Golde suyu
Kapılar kilitliydi, kırıldı.
Delikanlılar inad ettiler
İnad ettiler ama neylersin,
Vraçni köyü kızları kızlıklarını,
Analar analıklarını kaybettiler.
Kan içindeydi Vraçni kızları
Gece bir yılan gibi uzuyordu…
Başı Goldede kuyruğu Simferopoldeydi.
Gece bir yılan gibi uzuyordu…
Kızgın iki tüfeğin
Soğuk namlu ağızları
İlyas’ın göğsünde susuyordu.
Kırımda vakit gece yarısı Lime lime yorganın altında
Dokuz aylık gebeydi.
Hacer, İlyas’ın karısı
Hacerin yüreği lime lime
Yanındaydı altı yaşındaki kızı Fahime.
Camlarda gece sevindi.
İki damla gözyaşının İlyas’ın kalbinde açtığı yara,
Namluda soluksuz bekleyen,
Kurşununkinden daha derindi.
Batıdan Vraçni ovasına bir yıldız aktı.
İki er konuştu.
İlyas anlamadı sözlerini İlyas yere baktı.
Görmemek için
Fahime’nin ıpıslak gözlerini.
Batıdan Vraçni ovasına bir yıldız aktı. Bir yıldız, Fahimenin yanağından
Kirli yorgana yuvarlanan
İri bir damla gözyaşı gibi
Mavi gecenin boşluğunda iz bıraktı.
Birden aydınlandı oda
Adamlardan biri bir sigara yaktı.
Fahimenin gözlerinde yaş yaştı ölüm korkusu
Amacıydı esir işçilerin
Alınteriyle yetişen tütün kokusu.
Oda duman dumandı. Bir bulut gibi hafif yorganın altında
Hacer’in karnı koskocamandı,
Kremlin Efendileri votka içer
Ama bir Moskof belalısının
Başını döndürecek kadar
Güzeldi Hacer,
Bakışları etli etliydi.
Bozkır rüzgârlarıyla bakırlaşan
Karlı Kafkasları aşan
Doru bir kısrak kadar da Kuvvetliydi.
İlyas İşi Sezdi.
Hacer Devirdi Bakışlarını,
Birden Moskofu alıp altına
Bir keklik yumurtası gibi ezdi.
İki kişinin kanına da olsa
Bir Rus gecesinden
Bir Moskof zamparasına
Hacer kendini veremezdi.
Yalvarıyordu Fahime, Hacer Moskofu dişliyordu.
Yalvarıyordu Fahime
Lâkin Moskofun kalbi
Kremlindekilerin emriyle işliyordu
Emir vermek hoştu
Yalvarıyordu Fahime
Lâkin Moskofun kalbi
Taşlı bir tarla gibi bomboştu.
Efendileri votka içer
Ve birdenbire
Alta gidiverdi Hacer.
İlyas’ın yüzü limon limon terdi.
Tahta göğsünün içi bomboştu
Su dakka yaşamak ölümden beterdi.
Camlar yavaş yavaş buğulandı.
Su dakka camların arkasında
Çiçekli Vraçni ovası sadece kandı.
Dumanlı odanın ortasında İlyas
Çürük bir direk gibi sallandı.
Ve bir sabah
Rüzgârlı Kırım toprağının
Bir ağaç gibi çiçeklenip
Golde suyuna akacağı yalandı.
Simferopol’de saat 12’yi vuruyordu. Bahr-i Hazerden kopan bir rüzgâr
Kırım toprağını savuruyordu.
Ve gökyüzü buğulu camlarda
Islak bir çamaşır gibi kuruyordu.
Bir alev yakıyordu İlyas’ın içini
Kaptı mavzeri apansız
İki kurşunda
Yere serdi cansız
Kesiş Rasputin’in iki piçini.
Yıldızlar camlarda diş dişti
Bu kırım erkeklerine yakışır bir işti.
Lâkin geç kalmıştı İlyas’ın
İş işten geçmişti.
Oda dumandı, duman
Saat 12’yi vuruyordu Simferepol’de
Susuyordu Golde
Hacerin karnı deşildiği zaman”
Stepte bulutlar alçalıyordu
Hür Batı radyolardın yakıcı daha plakları çalıyordu.
Boş yere yalvarıyorsun Fahimem Ölüm yirminci asırda
İnsanın en tatlı uykusudur
Boş yere ağlıyorsun Fahimem
Moskof diyarında.
Gözyaşı tuzlu bir sudur…
Kalbinizi dilim dilim dildiler
Öldürmeyi iş bildiler
Yirminci asır bu İlyas’ım
Kadınlar bile taş kesildiler.
İnsanlar şimdi bir ibret
İnsanlar deli divane
Bir dizel motoru kalp
İlmin tarifince bir makine!
Dakkada şu kadar vurur
Kanla çalışır benzin yerine.
Aşınır ve bir gün durur.
Esası topraktır, kildir
Tamiri kabil değildir.
İnsanlar şimdi bir ibret,
İnsanlar bir tuhaf İlyasım.
İşte böyle…
Gerisi lâfı güzaf İlyasım…
Rüzgar yaprağını alıp kaçmıştı. Şimdi bbahardı Vraçni’de…
Bütün ağaçlar çiçek açmıştı.
Kırım kırmıştı demir kafesini
Ve İlyas duymuyordu artık içinde
Fahimenin ağlayan sesini.
Birden vızıldadı hava,
Üç kurşun
Paramparça etti ensesini.
Hava ıslık çalıyordu
Ufkun kenarında ay
Karadeniz bakır sularına dalıyordu
Mor kırmızı dalgalar
İlyasın vurulduğu kumsalı
Bembeyaz bir dille yalıyordu
Rüzgâr yaprağını alıp kaçmıştı…
Şimdi bahar, İlyas’ın kalbinde
Bütün ağaçlar çiçek açmıştı…
Fahimenin bir şeyden haberi yoktu Hava bir demir gibi soğuktu.
Karadeniz birden başını kaldırıp
Ufkun kenarım tuttu.
Ayı bir portakal gibi koparıp
Kanları damlaya damlaya yuttu Karadenizin ötesinde
Canım Türkiye bulut buluttu.
Kırım şimdi ölüler evidir
Ve stepler ardında step.
Golde üstende geceler mavidir.
Vraçni kızlarının saçları ap ak
Ağlamak ister Vraçni kızları
Ama Kırımda gözyaşı yasak.
Geven otları boy boy kururlar
Simferopol’de şimdi sabahtır ama
Vraçni’de bütün saatler
Halâ gece 12’yi vururlar…
Not: Simferepol, Akmescid’dir. |
- Home
- Makaleler
- Kafkasya - Kırım
- Mahzun Kırım’dan!…
Mahzun Kırım’dan!…
Mahzun Kırım’dan!…
İlgili Gönderiler
Türk Cumhuriyetleri Birbirinden Nasıl Koparıldı?
*Dr. Mehmet Can İnsan umumi olarak içerisinde yaşadığı coğrafyanın ehemmiyetini tam…
Azerbaycanlı Kız
*Meryem Aybike Sinan Geçtiğimiz gün YHT ile Ankara’dan dönüyordum. Yanıma 20 yaşlarında…
Başkurdistan Neden Karıştı?
*Meryem Aybike Sinan Başkurdistan Cumhuriyetinde yaklaşık bir haftadır büyük gerginlik…
Azerbaycan Türk’ünün Hassasiyeti
*Rahim Er Günler, talihin bize küstüğü zamanlardan biridir. Türk yurdu Azerbaycan,…
Türkiye-Azerbaycan el ele!
Önceki gün ajanslara güzel bir haber düştü: “Türkiye ve Azerbaycan silahlı kuvvetleri,…