ürkistan taraflarından Anadolu’ya gelip İslâmiyetin yayılması için çalışan mücâhid Türk derviş ve erenlerinden. İsmi, Muhammed Buhârî’dir. Sarı Saltuk lakabıyla meşhûr olmuştur. Doğum ve vefât târihleri kesin bilinmemekle birlikte on üçüncü yüzyılın ikinci yarısında yaşamıştır. Türbesi Babadağı’ndadır.
“- Saltuk Muhammed’im! Bektaş’ım seni Rûm’a göndersin. Var git. Leh diyârında Makedonya ve Dobruca’da yedi krallık yerde nâm ve şân sâhibi ol.”
“Dobruca Kırı dedikleri yerde sâhib-i serîr-i vilâyet, tâcdâr-ı iklîm-i kerâmet, Sarı Saltuk Sultan’ın ki havârık-ı âdât-ı kâhire ve bevârık-ı kerâmât-ı bâhire ile zâhir olan emir-sûret, fakîr-sîret azizlerdendi.” diyerek kerâmet sâhibi bir velî olduğunu bildirmektedir.
“- Pâdişâhım! Burada Sarı Saltuk adına nûrlu bir türbe vardı. Kâfirler yıkıp üzerine taş, toprak, çöp dökerek kabrini kaybettiler.” diye şikâyette bulundular. Sultan Bâyezîd-i Velî o mezbeleliğe gitti. Bir seccâde üzerinde Kara Şems (Şemseddîn Sivâsî) ile ikişer rekat namaz kılıp hakîkatı öğrenmek üzere o gece istihâreye yattı. Hemen Sarı Saltuk, sarı renkli sakallı ve yeşil sarığı ile görünüp;
“- Yâ Bâyezîd! Hoş geldin. Akkermân ve Kili kalelerini ve vilâyetlerini Boğdan kâfirleri elinden harp yapmadan fethedeceksin. Oğulların Mekke ve Medîne’ye hizmet edecek. Beni bu pislikten kurtar.” dedi.
“- Efendi! Gördüğün rüyâyı bir kâğıda yaz. Ben de yazayım. Şeyhülislâma gönderelim. Bakalım ne cevap verir.” dedi.
Herbiri gördükleri istihâreyi yazıp mühürlü olarak şeyhülislâma gönderdiler. Allahü teâlânın hikmeti ikisinin de görüp anlattıkları rüyâ aynıydı. Şeyhülislâm hemen;
“- Padişâhım! O yere büyük bir türbe yaptırasın.” diye haber gönderdi. Sultan Bâyezîd Han, o yeri temizlettirdi. Temizlenirken üzerinde; “Hâzâ Kabr-i Saltuk Bey Seyyid Muhammed Gâzi” diye yazılmış bir mermer sanduka göründü. Mîmâr ve mühendisler toplanıp nûrlu bir türbe ve câmi ile diğer hayır yerlerinin inşâsına başladılar. Bâyezîd Han, Kili ve Akkerman kalelerini hakîkaten harpsiz fethedip, oraların fâtihi oldu. Zaferle Babadağına döndü. Bir sene orada kışladı. Etrâfı düzene koyup, Babadağı şehrini îmâr etti. Bütün hayır yerlerini Baba Sultan’a vakfetti.
Fâtih Sultan Muhammed Han, Uzun Hasan üzerine sefere çıkarken Cem Sultan’ı Edirne’ye göndermişti. Edirne’den Babadağına geçen Cem Sultan, Sarı Saltuk’un menkıbelerini dinleyip, hayran kalmıştır. Bunun üzerine maiyyetinde bulunan Ebü’l-Hayr-ı Rûmî’yi vazifelendirerek bu menkıbeleri derlemesini istemiştir. Müellif, Anadolu ve Rumeli’yi adım adım dolaşıp Saltuknâme’yi yedi senede üç cild hâlinde yazmıştır.