ina Türkistan (Yesi) şehrine yaklaşılırken kilometrelerce uzaktan
görülmeye başlar. 45×65 metre oturumlu dikdörtgenler prizması gövdesi ve
muazzam taçkapısıyla çok büyük bir yapıdır, üzerinde üç farklı kubbe yer alır.
Giriş cephesi tuğladandır. Diğer cepheler ve kubbeler boşluk kalmayacak şekilde
tezyin edilmiş.
Giriş cephesini tek başına oluşturan taçkapı, beden
duvarlarından %45-50 oranında daha yüksek. Taçkapının iki köşesinde birer
minare, ortada cephenin üst hizasını da aşan (37.5 m. yükseklik, 18 m. kemer açıklığı ile)
büyük giriş eyvanı yer alır. Minarelerin ezan okuma yeri (şerefesi)
olmadığından kale burcu havası veriyor.
Eyvanın içinde sivri kemerli iki niş bulunur. Yukarıdaki
yarım sekizgen biçimli ve kubbeli olan Abdullah Han Nişi diye adlandırılıyor.
Ortadaki penceresinden büyük kubbenin kasnağındaki işlemeler görünür. Alttaki
nişte giriş kapısı ve pencereler var. Burmak köşe sütunçeleri çini kaplıymış.
Arada kalan çini parçaları da bunu ispatlıyor.
Cephenin yarısına kadar yükseklikteki kısmında ince nişler
bulunur. Yukarısında ise küçük kare oyuklar var. Bu durum cephenin
tamamlanmamış olmasına bağlanıyor. Eyvan içindeki hatıl ahşapları da halen
duruyor. Subasman, 20. yüzyıl, Rus döneminde ilave edilmiş.
Diğer cepheler üç geniş bant ile bezenmiştir. Sokl bölümü
altıgen taş levhalar ve arasında nakışlı küçük çini parçalarla meydana gelir.
En üstteki yazı kuşağı En’am Suresi 59. ayetle tezyin olur.
Ortadaki geometrik desenlerin arası kufi hat ile dolguludur.
Aynı üslupta fakat her cephede ayrı motifle işlenir. Yazılar ve desenler tuğla
zeminde mor ve turkuaz renkli tuğlalarla meydana gelir. Bütün renkli sırlı
tuğlalar düşey konumludur.
Küçüklü büyüklü pencereler aynı karakterdedir. İç mekanda
gerekli görülen yerlere açıldığı için dışarıdan rastgete açılmış izlenimi
veriyor. Pencere kafesleri ve köşelikleri çini bezemelidir.
Girişe göre sağ tarafta İlyas Han Nişi bulunur. Binadaki
destek duvarları 19. yüzyılda ilave edilmiş.
Arka cephede gayet güzel bir portal daha var. Ancak ön
cephedeki kapı öylesine haşmetlidir ki diğeri talî kalır. Cephenin köşelerinde
birer sütunçe vardır. Sokl ile hat kuşağı arasına yerleşen sütunçeler geometrik
desenler ve hatla süslenir.
“Muhammed Hanefî
Kapısı” olarak adlandırılan kapı ileriye çıkartılarak vurgulanmış. Dış
köşelerinde turkuvaz çiniden sütunçeler yer alır. Giriş eyvanının
köşeliklerinde çini bezeme, üstünde kitabe, iki yanında da panolar var. Eyvan
tonozu geniş yazı kuşağı ile tezyin olmuş.
Önemli odaların kubbeleri çift cidarlı yapılarak iyice
yükseltilip uzaklardan görünmesi temin edilmiş. Büyük kubbe 18 m. iç ve 29 m. dış çapı ile Orta
Asya’nın en büyük kubbesi unvanını taşıyor. Sekizgen kasnağı yazı kuşağı ile
süslenir. Tabanındaki panolar kufi hat ve geometrik desenlerle bezenmiştir.
Türbenin dilimli yüksek kubbesi mozaik-çini palmetler ve
madalyonlarla süslenmiştir. Dilimlerin bitimine mukarnas işlenmiş. Silindirik
kasnağın üst kısmındaki çini bordürler 50×50 cm. levhalarla meydana gelir.
Kasnağı “El Melik Allah”
ve içine saklanmış “Ya Muhammed”
yazılarıyla bezenen hat kuşatır. Mescitin kubbesi diğerlerine göre daha
küçüktür.
Bu üç önemli mekânın iç tezyini diğer odalardan farklı.
Duvarları 1.5 metre
yükseklikte turkuvaz çini kaplıdır. Çini kaplama çiçekli bordürlerle sarılmış,
arası da madalyonlarla bezenerek monotonluk kırılmış. Çini desenleri parçalı
çini, yani çini kakma (Burada Kaşinburiş diye adlandırılıyor) tekniği ile
yapılmıştır.
Taş süpürgelik kabartma motiflerle süslenir. Duvarların
ortasında, mekânlar boyunca yükselen birer niş bulunur. Nişlerin üstü ve
kubbelerin içi tamamen mukarnas tezyin edilmiş.
Büyük kapıdan Cemaathane’ye girilir. Merkezde 2.45 m. çapında dev kazan
duruyor. 2 ton ağırlığındaki bu kazandan ötürü mekâna Kazanlık da deniyor.
Eskiden duvarlarda sayısız kitabe varmış.
Türbe odasının hem cemaathaneden hem dışarıdan (Muhammed
Hanefî kapısı) iki girişi var. Cemaathane’ye açılan kapı, pervazındaki
işlemeler, ahşap oymalar ve metal kulplarla bezenmiştir. Duvarlarındaki çiniler
diğer mekânlardan farklı olarak ördekbaşı yeşilidir. Üstlerinde altın ile
yapılmış desenler varmış. Bugün çok dikkat edildiğinde izleri görülebilir.
Ortada tek parça yeşil taştan (Serpantin breşi veya yeşim) büyük lahit görülür.
Mescitte kemerlerin içinde kalemisi nakış izleri görülüyor.
Muhteşem mihrabı tamamen çinidendir. Yine çiniden kufi yazılı hat kuşağı ile
sarılmıştır.
Diğer mekânlar çok sadedir.
Büyük Aksaray’ın (Mahkeme Odası) iki küçük kubbesi dışarıdan
görülmez. Kudukhane’de Hoca Ahmet Yesevi’nin yaşarken çile için girdiği rivayet
edilen küçük yeraltı hücresi var. Kütüphane’nin kubbesi alttan sekiz köşeli
yıldız görünümü verir.
(Yüksek Mimar Gözde Ramazanoğlu)