smanlı sultanlarının yirmi altıncısı ve İslâm halîfelerinin doksan birincisi. Sultan Üçüncü Ahmed Han’ın oğlu olup, 28 Ocak 1717’de Mihrişah Sultan’dan doğdu. Şehzâdeliğinde iyi bir eğitim ve öğretim gördü. Yüksek din ilimleri, edebiyat, târih, coğrafya, nücûm (astroloji), tıp, devlet idâresi ve askerî bilgileri devrin meşhur âlimlerinden tahsil etti.
Üçüncü Mustafa Han, Üçüncü Osman Han’ın vefât etmesi üzerine 30 Ekim 1757’de hükümdar oldu. Çalışkan ve azîm sahibi bir kimse olup, olgunluk çağında bulunuyordu. Devlet işlerini iyi tâkib ederek mâlî ve askerî sahalarda ıslâhat yapmak istiyordu. Üçüncü Osman’ın son sadrâzamı, değerli bir devlet adamı olan Koca Râgıb Paşa’yı görevinde tuttu. İç ve dış siyâsette temkinli hareketi tercih etti.
Avrupa’da 1756-1763 târihleri arasında vuku bulan yedi yıl harplerinde bütün devletler Osmanlı Devleti’nin kendi saflarında savaşa katılmasını istedilerse de kabul etmeyip savaşa girmedi. Kaypak bir politika tâkib eden tarafların menfaatkâr ve gayet plânlı hareketlerini yerinde teşhis edip ustalıkla onları oyalama yoluna gitti.
Cülûsunu müteakip devlet işlerini eline alan Üçüncü Mustafa Han, îlân ettiği Adâletnâme ile reayayı koruyup kollamanın yanında ehli örf taifesine (ihtisâb ağası gibi memurlara) bir çeki düzen vermek istedi. Bunun yanında bâzı idârî tedbirler almaktan da geri kalmadı. Diğer taraftan evkaf mallarının idâresinde görülen sûistimallere ve reayanın mâruz kaldığı tazyike son vermek ve düzene koymak için tedbirler alırken, Haremeyn vakıflarını da iltizâma dâhil etti.
Hazîneye ek gelir sağlamak için tasarrufa da giden Üçüncü Mustafa Han, esham adı ile bir gümrük vergisi koydu. Tütün gümrüğünü kontrol altına aldı. Para cinslerinde görülen karışıklık ve züyûf akçe meselesini ele alıp, marbaş denilen sikkenin ıslâhı yoluna gitti. Bu arada, devlet mâliyesine zarar veren, zahmetsiz kârlar peşinde koşan Yahûdi ve Hırıstiyan taifesinin sıkı kontrol altına alınmasını sağladı.
Üçüncü Mustafa Han, Osmanlı Devleti’ni askerî bakımdan da kalkındırmak için harekete geçti. Bunun için önce topçu sınıfını ıslâh, tophaneyi tanzim ve mühendis mektebini tesis yoluna gitti. Zamânın en yeni tekniğini kullanacak tarzda bir topçu ocağının teşekkülü için bir Macar asilzadesi olan ve Fransız ordusunda hizmet görmüş bulunan Baron de Tott’tan istifâde etti. Baron de Tott, Tophane’yi ıslâh ile ağır toplar yerine beygirlerle çekilebilen hafif toplar döktürdü. Artan top ihtiyâcına cevap vermek üzere Hasköy’de modern bir top dökümhânesi kuruldu. Bu arada Üsküdar’daki Humbarahâne ve Mühendishâne mekteplerinin talebeleri Kâğıthane’de mühendislik tahsiline başladı. İhtiyâca kâfi gelmiyen donanma da ele alınıp gemi inşâsı hızlandırıldı.
Üçüncü Mustafa Han, kıtlık zamanları için İstanbul’da zahire depoları inşâ ettirdi. Ayrıca reayanın büyük şehirlere yerleşmesine mâni olmaya çalıştı. Aldığı iktisâdî tedbirlerin yanında yabancıların muâhede ve mevzuata riâyet etmeleri için ihtimam göstererek, kumaş ithalâtının önüne geçip, yerli sanayii teşvik etti.
İmarcı bir padişah olan Üçüncü Mustafa Han, bilhassa 22 Mayıs 1766 zelzelesinden sonra İstanbul’u ihya etti. Târih boyunca İstanbul’un gördüğü en büyük bir kaç zelzeleden biri olan bu faciada iki dakika içinde hasar görmedik bina kalmayıp, Fâtih ve Eyyûb Sultan câmileri gibi en büyük ve sağlam âbideler bile yıkıldı. Bu iki câmi (ki her ikisini de Fâtih Sultan Mehmed Han yaptırmıştır) başta olmak üzere, Mustafa Han yüzlerce âbide ve evi çoğu eski modellerinde olmak üzere bir kaç yıl içinde yeniden yaptırdı, İstanbul’un suyunu bollaştırmak için yeni bir bent inşâ ettirdiği gibi zelzeleden hasar gören eski su yollarını da tamir ettirdi.
Bunlardan başka Tersâne-i âmirenin kereste ve İstanbul’un odun ihtiyâcının daha çabuk ve kolay temini için Sakarya nehrinin, Sapanca gölü üzerinden İzmit körfezine bağlanmasına teşebbüs etti. Açılacak kanalın güzergâhını tesbit ve keşfinin yapılması için mübâşîr ve su yolu ustalarını görevlendirdi. Bir müddet sonra kanal kazılmaya başlandıysa da, kışın gelmesiyle vazgeçildi. Ancak ertesi sene Rusların sınır tecâvüzlerinde bulunması dolayısıyla işe devam edilemedi.
Üçüncü Mustafa Han, dindar, çalışkan, âdil, hamiyyetli bir padişahtı. Verdiği vazifeleri tâkip eder mes’ullerden hesab sorardı. Büyük bir ihtiyat hazînesi toplayan Mustafa Han, memleketin îmârı yo-lunda da bir hayli işler yaptı. İstanbul’da ve memleketin diğer yerlerinde sık sık vuku bulan büyük yangın ve zelzele tahribatı için kendi şahsî hazînesinden de olmak üzere 220 bin (11 milyon akçe) sarfetti. Edirne Sarayı’nın inşâatını da tamamlattı.
Üçüncü Mustafa Han 21 Ocak 1770’de vefat ederek Lalelideki türbesine defnedildi.