afkas Fatih’i Özdemiroğlu Osman Paşa, bir “Harp Adamı” idi… Gâzâ ve Cihâd O’nun, aslî tabiatı haline gelmişti. Veziriazam olduktan sonra, Pâyitaht’da ancak 3 ay 17 gün oturabildi. O kadar müddet de harp hazırlıkları içinde geçmişti. 15 Ekim 1584’ti İstanbul’dan ayrıldı. İstanbullular kendisini “büyük tezahüratla” uğurladılar. Bütün Serdârlar’a böyle “içten” davranmazlardı.
Osman Paşa 18 Aralıkta, Kastamonu’ya çıktı. Kaptân’ı Derya Kılıç Ali Paşa ise, denizden Sinop’a vardı. “Kırım” meselesini halleden Özdemiroğlu, baharla birlikte “İran Cephesine” hareket etti. Maiyyetinde 12 Beylerbeyi 50 Sancakbeyi mevcuttu.
Ancak Koca Özdemiroğlu, 30 yıllık atı “Kara Kaytas“a binemiyordu. Sıhhati bozulmuştu. “Tahtırevan“la yol alıyordu!.. Yemen ve Habeşistan bölgelerinde, sıcak iklime alışmıştı. Sonra da “soğuk” Azerbaycan’da, 6 yıl görev yapınca, sağlığı bozulmuştu…
7 Eylül 1585’te meşhur “Çaldıran” Sahrasına geldiler. Yavuz Sultan Selim Hân hazretleri, büyük zaferini 71 yıl önce burada kazanmıştı. Bütün şehîdlerin ve Gazilerin ruhlarına Yasinler, Fatihalar okuyarak ilerlediler…
Osman Gazi devletinin Osman Paşası, yol boyunca sayıklıyordu:
– Kandesin Tebriz!.. Nerdesin Tebriz!…
Nihayet 20 Eylülde “Tebriz” göründü. Özdemiroğlu, rahat bir nefes aldı. Burayı fethetmeden ölmek istemiyordu.
Şah, şehri terketmişti. Zaten âmâ idi ve oğlu Mirza, onun yerine dövüşecekti.
21 Eylülde “Abvâr Meydan Savaş”ını, Osman Paşa kazandı. 22 Eylülde Tebriz feth edildi.
24 Eylül Cum’a günü Hutbe, Osmanlı Sultanı adına okundu. Özdemiroğlu son arzusuna kavuşmuş, Koca Yavuz’dan 71 yıl 9 gün sonra bu camide hutbe okutmuştu…
Mühim anlarda, mühim adamlar iş başına getirilir. Zaten onlar, ancak böyle zamanlarda görev kabul ederler. Vazifelerini yaptıktan sonra, tekrar köşelerine çekilirler.
Osman Paşa, pek kıymetli bir Devlet adamıydı. Babası Özdemir Paşa, San’a Fâtihi; anası ise, Halife soyundan geliyordu.
Orduyu Hümâyün’la birlikte 29 Ekim 1585’de Tebriz’den İstanbul’a hareket etti.
Tebriz’de kalan askercikleri ağlıyorlardı. Çünkü bir daha O’nu, göremiyecekleri belli idi. Hepsiyle teker teker helâllaştı.
Bütün servetini, “Allah rızası için savaşan” (Peygamber Ocağı) erlerine taksim etti. 10 milyon Akça tutan bu meblağ, sadece Gazalarda elde ettiği kendi hissesi değil; babasından kalan büyük mirası da kaplıyordu. Hayatta olan anacağı, hanımı ve tek kızına; sadece istanbul’da oturdukları evi bıraktı.
29/30 Ekim 1585 gecesi; “Gazi” Özdemiroğlu Osman Paşa son nefesini verirken, son sözlerini söyledi. “La ilahe illallah… Muhammed’ün resûlullah…”
Vasiyyeti üzerine, 30 yıllık Atı “Kara Kaytas“la, Diyarıbekr’e götürüldü. Türbesine defnedildi.