ombul Camii, Bulgaristan Türkleri ve
Müslümanlarının hayatında özel bir yeri ve pahabiçilmez, eşsiz değeri vardır. Kubbesinden
dolayı Tombul Cami denmektedir.
Osmanlı imparatorluğu döneminde Şumnu, özellikle
15-18. yüzyıllar arasında çok önemli askerî, ticarî, dinî ve kültür merkezi
idi.
Bu yıllarda, diğer Balkan ülkelerinde olduğu gibi,
burada da tarihî değer taşıyan birçok mimari eser inşa edilmiştir.
Bu zaman zarfında, yalnız Şumnu yöresinde 86 adet
sıbyan mektebi (Mahalle okulu), 4 Medrese mektebi, bunlardan başka halka hizmet
veren bakım evleri, hastane, han ve hamamlar, saat kulesi, bedesten,
kervansaray, çeşmeler, köprüler, tekke ve zaviyeler inşa edilmiştir.
Tarihî değer taşıyan yapıların başında da camiler
gelmektedir. Belgelerden, buradaki, cami sayısı 63’e ulaşmıştır. Kasabanın her
mahallesinde en azından 2 veya 3 cami bulunduğu görülmektedir.
Bunların birçoğunun, ahşap yapılar olması sebebiyle,
zamanla kullanılamaz hale gelerek yıkıldıkları belirtilmektedir.
Tarihi şahsiyetlerin teşebbüsüyle ve kendi adlarına,
dayanıklı malzemelerden yaptırdıkları eserler ise özel mimari özellikleriyle
bugün dahi fazla dikkati çekmektedirler.
Evliya Çelebi, tarihi seyahatnamesinin Şumnu ile
ilgili bölümünde, buradaki Atik Nasuh Paşa Camiin en eski cami olduğunu
belirtmektedir. Bu cami uzun zaman ayakta kalabilmiş, Müslüman halka hizmet
vermiştir. Ancak, 1985 yılında komünist ve ateist iktidar tarafından
yıktırılmıştır. Osmanlı Dönemindeki bu 63 camiden bugün ancak 3
camii ayakta kalabilmiştir.
Bunlar başta Şerif Halil Paşa (Tombul Cami) olmak
üzere, Kıllâk (Hacı Ahmet Camii) ve Tatar Mahalle Camiidir. Şumnu’daki Şerif Halil Paşa (Tombul Cami) Osmanlı
mimari yapısı itibariyle Balkanlarda en ihtişamlı, eserlerinden biridir. Camii, bugün de yerli ve yabancı binlerce turistin
hayranlıkla seyrettiği, gezip gördüğü önemli mimari eserlerimizin başında yer
almaktadır.
Şerif Halil Paşa 18. yüzyıl sonlarında Şumnu’da
doğmuş ve zamanına göre iyi bir eğitim görerek devlet kademesinde hızla
yükselmeyi başarmıştır.
Şumnudaki askeri birliklerin komutanlığını da yapan
Şerif Halil Paşa, doğduğu kasabada camii, medrese ve büyük bir kütüphaneden
oluşan bir din ve kültür ocağı kurdurmuştur.
Bu külliyenin cami ve medresesi 1744’te ibadet ve eğitime kapılarını,
açmıştır.
Paşa, medresenin kitap ihtiyacını gidermek için kendi
kütüphanesini vakfetmiş, 1745’te de cami kitaplığının hizmete girmesini
sağlamıştır. Zamanla yeni yapılan bağışlarla kütüphane tarih, felsefe, mantık,
tıp ve eski yazma kitaplarla zenginleşmiştir.
Şairliği de olan Şerif Halil Paşa, vakfettiği külliye
ve özel kitaplığıyla tarihî kişiler arasında yer almaya hak kazanmıştır.
Caminin iç duvarları çeşitli bitki figürleriyle
süslenmiş, güzel Arapça yazılarla bezenmiştir. Üst kattaki, mahfil bölümüne sağ ve sol taraftaki
merdivenlerden çıkılmaktadır. Kubbenin hemen altında, belirli aralarla elips
şeklinde ufak camlardan oluşan ikişer sıra pencere bulunmaktadır.
Tabana yakın taş duvarlarda yine bir sıra pencere
ile gündüzleri cami içi aydınlatılmaktadır. Caminin çok güzel ve zarif, 40 metre yüksekliğinde bir
minaresi vardır. Minarenin tepesinde de altın yaldızlı hilal vardır. Bu
görünümüyle de camiye ayrı bir güzellik kazandırmaktadır.
Cami külliyesinin sol tarafındaki yapı eskiden
rüştiye mektebi olarak hizmet vermiştir. Bugün bu bölüm yeniden tamir edilerek
devreye girmiştir. Şumnu Bölge Müftülüğü ve Şumnu Vakıf Encümenliği burada
bulunmaktadır.
Külliyenin sağ, iç bölümündeki 14 oda, imam ve
misafir odasının üzerindeki kütüphane ve medrese mektebi bölümü oluşturmuştur. Burada eğitim gören öğrenciler, çeşitli dini
derslerin yanı sıra, Arapça, Farsça, hitabet, coğrafiye, tarih, astronomi gibi dersler
de görmüşlerdir. Bu sağ bölümünde dikkatleri üzerine çeken musluklu
şadırvan müminlerin günde 5 defa abdest almalarını sağlamaktadır.
Caminin ön, kapalı güney bölümü ünlü Müslümanların
gömüldükleri mezarlıktır. Müftülüğün yer aldığı sol bölümündeki küçük avluda
dikili yuvarlak taş üzerindeki Arapça kabartma yazılarda, 2. Sultan Mahmut Han’ın
burayı ziyareti kaydedilmiştir.
Cami her gün ziyaret ve ibadete açıktır. Ancak
bugün acilen tamir edilmesi gerekmektedir. Ancak Bulgaristan’ın bürokratik
engellerinden dolayı iskeleler kurulmuş olmasına rağmen restorasyona
başlanamamaktadır.