TarihTürk Devletleri

Tâcettinoğulları

T

ürkiye Selçuklu Devletinin zayıflaması üzerine Karadeniz kıyısında Bafra ile Ordu arasında, güneyde Niksar’a kadar olan bölgede kurulan Türk beyliği. Merkezi Niksar olan Beyliğin kurucusu Tâceddîn Bey’dir.

Tâceddîn Bey’in babası Doğancık Bey, Anadolu’da İlhanlı hâkimiyeti yıkılırken meydana gelen nüfuz mücâdeleleri esnâsında Kürt ve Taşan beyleri ve Emir Eretna ile savaşmış kudretli bir kimseydi. Niksar ve çevresini elinde bulunduran Doğancık’ın nüfûzu kuzeybatıda Kastamonu emîri Süleymân Şah’ın hudûduna kadar uzanıyordu. 1345 veya 1347 yılında öldüğü tahmin edilen Doğancık’ın yerine beyliğin asıl kurucusu Tâceddîn Bey geçti.
Tâceddîn Bey, beyliğin başına geçtiği ilk yıllarda Amasya Emîri Şadgeldi’ye tâbi oldu. Kâdı Burhâneddîn Ahmed’e karşı ülkesini korudu. 1381’de İmparator Aleksios’un kızı Eudokia ile evlendi. Ordu vilâyetindeki Türkmen Emîri Hacı Emirzâde Süleymân Bey’in ülkesine taarruz ettiyse de, yenilip öldürüldü. Fırsattan istifâde eden Kâdı Burhâneddîn Niksar ve İskefser’i ele geçirdi.
Ancak, Tâceddîn Bey’in öldürülmesinden sonra yerine geçen oğlu Mahmûd Bey (Mahmûd Çelebi), Kâdı Burhâneddîn’e bir elçilik heyeti göndererek bağlılığını arz etti ve topraklarının tekrar kendisine iâde edilmesini istedi. Bunun üzerine Kâdı Burhâneddîn Niksar ve buraya tâbi yerleri tekrar Mahmûd Çelebi’ye verdi. Ancak bir müddet sonra Mahmûd Çelebi, Kâdı Burhâneddîn’e karşı Osmanlılarla ittifak kurdu.

 Kâdı Burhâneddîn ise Mahmûd Çelebi’ye karşı Tâceddînoğullarından Alparslan’ı desteklemeye başladı. Alparslan, Kâdı Burhâneddîn’den aldığı kuvvetlerle beylik içinde hâkim duruma gelince, güç duruma düşen Mahmûd Çelebi, bu durumdan kurtulmak için, Kâdı Burhâneddîn’le anlaştı. Bu hâlden şüphelenen Alparslan, Burhâneddîn Bey’in düşmanı olan Eretna âilesine mensup Feridun Bey’le münâsebet kurdu. Bunu öğrenen Kâdı Burhâneddîn, onun üzerine yürüdü ve yapılan savaşta Alparslan öldü (1394). Alparslan’ın, Hüsâmeddîn ve Mehmed Yavuz isimli iki oğlu, babalarından kalan Samsun ve Çarşamba bölgesinde müştereken hâkimiyetlerini devâm ettirdiler.

Alparslan’ın ölümünden sonra, Kâdı Burhâneddîn, Tâceddînoğullarının topraklarını tamâmen ele geçirmek için Tâceddînoğullarına âit Yenişehir Kalesi yanında bir kale yaptırarak, içerisine, devamlı Mahmûd Bey üzerine sefere çıkan seçkin kuvvetler koydu. 1398 senesinde Kâdı Burhâneddîn’in Akkoyunlu hükümdârı Karayülük Osman Bey tarafından, Sivas önlerindeki muhârebede öldürülmesi ve Bâyezîd Han’ın Amasya, Tokat ve Sivas’ı ele geçirmesinden sonra, Mahmud Bey Osmanlı Devleti hâkimiyetine girdi.
1402 Ankara Muhârebesi’nde Yıldırım Bâyezîd’in yenilmesinden sonra, Alparslan’ın oğlu Hasan Bey, Tîmûr Han’ın himâyesinde bağımsız olarak Niksar ve bir kısım Canik topraklarında Tâceddînoğulları Beyliği’nin başına geçti ve Osmanlıların Fetret Devri’nde kendi başına hareket etti. Bu arada İsfendiyâr Bey’le anlaşarak topraklarını genişletmeye çalıştı. Bu iki bey, Bafra ve Samsun üzerine iki koldan yürüdüler. Yapılan savaşta Samsun Bey’ini öldürerek, beyliğin büyük bir kısmına sâhip oldular. Osmanlı hükümdârı Çelebi Mehmed, tek başına devleti toparlayıp, hâkimiyeti sağlayınca, İsfendiyâroğullarından Samsun’u geri aldı. Tâceddînoğlu Hasan Bey’le kardeşi Mehmed Bey, Çelebi Mehmed’le dostluklarından dolayı yerlerinde kaldılar.
Hasan Bey, Sultan İkinci Murâd devrine kadar beyliğini korudu. İkinci Murâd Han tahta geçtikten sonra, Anadolu’nun bu bölgelerini ele geçirmek ve bölge vâlilerini ortadan kaldırmak için Lala Yörgüç Paşa’yı vazifelendirdi. Hasan Bey, topraklarını Sultana teslim edeceğini bildirdi. Sözünün eri olan bu beye nihâyet, 1427 senesinde Rumeli’de bir sancak verildi. Böylece, Tâceddînoğulları Beyliği Osmanlılara geçmiş oldu.
Tâceddînoğullarına âit şimdiye kadar hiçbir sikkeye rastlanmamıştır. Hasan Bey’in Çarşamba’da bulunan, 1424 târihli câmii ve vakfiyesi vardır. Tâceddînoğullarından cesûr ve atılgan bir zât olan Alparslan Bey ise, fazîlet sâhibi ve edebiyâta düşkündü. Arapça’yı çok iyi bilen bu bey, nahivle meşgul olurdu.

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 63