ziz hocam! Uydurmacılar, Türkçemizi kemirmeye devam ediyorlar. Bu hususta neler söyleyeceksiniz?
– ” Bu uydurmacılar iki büyük gruba ayrılırlar: Hainler grubu-Gafiller grubu. Hainler grubunun mensupları, uydurmacılık akımını neden ve hangi maksatla desteklediklerini gayet iyi bilmektedirler. Bunlar, yaptıklarının şuuruna varmışlardır.”
– Bu hainler grubunun maksadı ne hocam?
– Peki ya gafiller?
– ” Gafiller, maalesef sayıca, hainlerden daha çok ve daha zararlıdırlar. Çünkü robot gibi güdülür, kukla gibi oynanabilirler. Hepsinde ortak olan vasıf: cehalettir! Bunları şöyle sıralayabiliriz:
1- Uydurmacılığın, Türkçeyi özleştirip daha kolay anlaşılır bir dil haline getireceğini sanan saf ve bön insanlar.
2- Ortaya atılan her yeni fikrin ve akımın arkasından şuursuzca koşan, moda meraklısı şahsiyetsizler.
3- Kendilerine ‘geri kafalı’, ‘tutucu’, ‘gerici’ denmesinden korkan ödlekler.
4- Uydurmacılığı, Atatürkçülüğün icabı sanan inkılap yobazları.
5- Dikkat çekmek için yeni bir dil oluşturmaya kalkışan Donkişotlar.
6- İlimde-fikirde-sanatta hiçbir varlık gösteremeyen zavallılar.
7- Okullarda, uydurmacı öğretmenler tarafından beyinleri yıkandığı için buna samimiyetle inanmış suçsuz gençler.
8- TRT’nin, gazete ve dergilerin telkinine kapılmış masum vatandaşlar.
9- Akıl ve ruh hastaları.
10- Hiçbir değer taşımayan makale ve kitaplarını kolayca neşretmek imkânını bulmak isteyen şöhret ve para düşkünleri.
İşte kimine kızdığımız, kimine de acıdığımız bütün bu insanlar uydurmacılık hastalığına tutulmuş olup, mikrop saçmaktadırlar.”
-Bir de yabancı eklerle yapılan yanlış kelimeler var!
-Bu kelimeler, Türkçe veya yabancı asıllı kelimelere, Türkçede bulunmayan uydurma ekler getirilmek suretiyle yapılmışlardır. Hepsi de Türk dilinin gramer ve bünyesine aykındır. Onun için yanlıştır. Mesela: Sal/sel eki ile teşkil edilen: Kırsal, kentsel, töresel, yöresel, tarihsel, bilimsel, dinsel, tarımsal, ruhsal, kişisel, belgesel, eğitsel, bölgesel... gibi! Türkçede sal/sel şeklinde herhangi bir ek yoktur. Bu ek Batı dillerinden alınmış, bilmeyenlere Türkçe diye yutturulmak istenmiştir. “Kırsal” yerine “kır bölgesi”, “Tarihsel” yerine “tarih olayı”, “tarımsal gelir” yerine “tarım geliri” ibareleri, hem doğru, hem de Türkçedir.
-Bir de “al’/’el” ekiyle yapılan kelimeler var.
-Yanlıştır. Çünkü bu ek de Türkçe değildir. Fransızca’dan alınmıştır. “Doğal-kural-özel-ulusal-tüzel-tümel-genel…” ve benzerleri uydurmadır. Kullanılmamalıdır.
-Peki ya “ul” “ı” ekleriyle yapılan kelimeler?
-“Bu ekler de Fransızca’dan alınmıştır. Türkçe’de böyle bir ek yoktur: Adıl, ardıl, buzul, kumul, çoğul, tekil, okul, koşul, siyasal ve anayasal…” gibi kelimeler uydurmadır. Kullanılamaz.
-Ay/ey ekleri de Moğolca’dan alındı galiba?
-“Evet” öyle! Olay/düzey/birey/dikey/ya-tay/deney… yanlıştır. Hele “deneysel-bireysel... gibi kelimeler katmerli uydurmalardır.
-“Tay” eki de ay/ey ekleri gibi Moğolca değil mi hocam?
-“Tay” eki de Moğolca: Danıştay-sayıştay-yargıtay-kurultay… uydurmadır. Kullanılamaz.
-Geride birman/men ekinden yapılan kelimelerle av, ev, v ekleri kalıyor aziz hocam.
-” Bu ekler de Türkçe değildir. Öğretmen, okutman, yazman, danışman, yönetmen, denetmen yanlıştır. Öğretmen kelimesi çok kullanıldığı için tutunmuş ve yayılmıştır. Bunun gibi: görev, ödev, sınav, sorav, söylev ve benzerleri yanlıştır.
Türkiye’de dil, sanat ve kültür meselelerinin perişanlıktan kurtulmayışının başlıca sebeplerinden biri de, bu konularda son sözü söyleyecek yetki bir otoritenin bulunmayışıdır. Maalesef Milli Eğitim Bakanlığı da bu yıkıcı aşırı solun tesir ve kontrolü altında tasfiyecilere alet olmaktadır!”
Yavuz Bülent Bâkiler