Dil ve EdebiyatTürk Dili

Şehir Güzelliği Karşısında Kent Tıkızlığı

Ş

ehir ve “kent” kelimelerine dikkatinizi çekmek istiyorum. “Şehir” aslında Farsça bir kelime. Şehir, tarımla uğraşmayan ticaret, sanayi alanlarında çalışan insanların oturdukları yer. “Şehir” daha İslâmiyet’i kabul etmeden önce dilimize girmiş, yerleşmiş, benimsenmiş ve tamâmen Türkçeleşmiş bir kelime. İçi-dışı ışıklı, yumuşak ve yüzük taşları gibi pırıl pırıl bir güzelliğe sahip. 

Yunus Emre’nin 720 yıl önce yazılmış şiirlerinde-bile “şehir” kelimesi geçiyor.

Kastım budur şehre varam
Feryâd-ü figan koparam!

Bu güzelim “şehir” kelimesini sadece Anadolu Türklüğü kullanmıyordu. Azerbaycan Türkleri de, Türkmenistan, Özbekistan, Kazakistan, Kırgızistan, Başkurdistan, Tataristan, Uyguristan Türkleri de biliyor, kullanıyorlardı. Yâni “şehir” kelimesi bütün Türk Dünyası’nın ortak kelimesiydi. 

Sonra ne olduysa, neden olduysa Türkiye Türkçesi’nden “şehir” kelimesi atıldı ve yerine “kent” kelimesi konuldu. “Niçin?” diye soracaksınız. Çünkü bazı kimseler, “şehir” kelimesini Arapça’dır sandılar. Yerine Öz Türkçe’dir diyerek “kent” kelimesini aldılar. Halbuki “şehir” kelimesi Farsça’ydı. “kent” kelimesiyse Soğdça. Açın lütfen Türk Dil Kurumu tarafından hazırlanan Türkçe sözlüğü. Veya açın lütfen Meydan Larousse’u. “Kent” kelimesinin Türkçe olmadığı Soğdaça’dan geldiği oralarda da belirtilmiştir.

Soğdça, Farsça’nın gelişmemiş, incelmemiş, kaba-saba kalmış bir dalı. “Kent”, sâdece Azerbaycan’da “köy” karşılığında kullanılıyor. Azerbaycan Türkleri, köylerini göstererek “Bunlar bizim şeherlerimizin kentleridirler!” diyorlar. 

Peki bin yıldan beri konuşa konuşa Türkçeleştirdiğimiz şiirlerimize, türkülerimize, destanlarımıza, hikâyelerimize, romanlarımıza işlediğimiz, benimsediğimiz, sevdiğimiz o güzelim “şehir” kelimesini Türkçe değildir diye atmamızın ve yerine kat’iyyen Türkçe olmayan “kent” kelimesinin bir musikîsi de yok. Katı, kaba, tıknaz, küt bir kelime.

Ahmet Hamdi Tanpınar’ın o güzelim “Beş Şehir” isimli eseri, Ahmet Turan Alkan dostumun Sivas’ı anlatan o sımsıcak “Altıncı Şehir”i, yakın bir gelecekte kapak isimleriyle bile çocuklarımıza yabancı olacaklar.

Kimbilir belki de yakın bir gelecekte Eskişehir ve Yenişehir isimlerini Eskikent ve Yenikent diye değiştirmek isteyenler de çıkacaktır.

“Şehir” kelimesi yerine, inatla ve ısrarla “kent” kelimesini kullanmak, dilimize ve edebiyatımıza tuzak kuranlara, omuz vermek demektir.

“Şehir” ne güzel, ne ışıklı bir kelime. Şehirlerimize sahip çıkar gibi, “şehir” kelimesine de mutlaka  sahip çıkmalıyız. Kırşehir, Nevşehir, Viranşehir, Eskişehir, Yenişehir, Şehriyar, Gülşehri, Suşehri ne kadar bizimse, “şehir” kelimesi de işte o kadar bizimdir.

Yavuz Bülent Bâkiler

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128