Dil ve EdebiyatTürk Dili

Japonlar Millî Yazılarına Niçin Sahip Çıkıyorlar?

M

eşhur Türk seyyahı Abdurreşîd İbrâhîm (1857-1944), geçen asrın başında Japonya’yı da ziyaret etti. Japonların sosyal ve kültürel özelliklerini inceledi. Tokyo’da davet edildiği bir konferansta Japon harflerini müdafaa eden Prof.Takita’yı dinledi. Bu konuşmanın özetini aşağıda Abdurreşîd İbrâhîm’in kaleminden okuyacaksınız:

“…Bizim Japonların zayıf zamanlarında düşmanlarımız aramıza sızmışlar, kendi bozuk fikirlerini yaymak için durmaksızın milletimiz içine ayrılık tohumunu ekmekteler. Her tarafta fitne uyandırmak için çareler aramakta ve her nevi sebeplere teşebbüs etmekte asla ve kat’a tereddüt etmiyorlar; maksatları bizi birbirimizden ayırmak, bu suretle kuvvetimizi azaltmak, nihayet bizim ruhumuza tasallut ederek âkıbet bizi kendilerine esir etmekten başka değildir. 
Şimdi o bedbinler bizim iki bin seneden beri kullanmakta olduğumuz yazımıza tasallut etmek istiyorlar. İnsanların avam kısmına karşı bir takım deliller ile bizim hiyerogliflerimizin (harf şekilleri) ağır/zor olup okumak-yazmak için başka bir hurufat (harfler) kabul etmemizi tavsiye ediyorlar. 

Doğru, bugün dahi kullanmakta olduğumuz hiyeroglif esasen bizim kendi hurufatımız değildir. Fakat bize komşu olan Çin milletinin hurufatıdır, biz iki bin seneye yakındır bunu kullanmaktayız, şimdi adeta bizim kendi malımız, kendi hukukumuz gibi olmuştur. 

Hem kendi malımızdır, zira biz pek çok ilave ve ıslahatta bulunmuşuz. Bugün milyonlarca kitap bizim lisanımızda bu harflerle tabolunmuş, 50.000.000 ahali bu harflerle okuyup yazıyor, hiç bunu (başka harflerle) değiştirmek kabil olur mu? 
Bunun mümkün olmayacağını o bedbinler de bilirler, onların maksatları zaten bizi bölmek, bunun için ortalığa bu gibi bir meseleyi çıkarmışlar, bizim Avrupa-perest akılsız ahmaklarımız, olup olmayacağını, fayda ve zararını düşünmezler, yalnız o bedbinlerin sözlerine kapılır, “Böyle bir şey keşfettim” der, meydana çıkar. 

Bunlar hep körlerdir, onların bu sözlerine itibar olunamaz. Onlar vatan düşmanlarıdır, zira düşmanların sözüne kapılmışlar. Dostlar ve dostluk fikrinde olanlar milletin harabına hizmet edemezler, milletin fikirlerini bu gibi ehemmiyetsiz şeylerle bölmek, milletin bir kısmını ayırmak, milletin harabına hizmet demektir. 

İşte şu yirmi-otuz bin muhtelif şekillerden mürekkep Japon yazısı, Japonlar için gayet tabiidir. Bakınız bugün memleketimizde okuma-yazma bilmeyen adam yok, tabii olmasa idi bu derecede yayılamazdı. Bugün elli milyon(luk) bir millete maarifi yayma vasıtalığı yapan, tabiatımıza gayet uygun gelen şu hiyerogliftir. 

Şimdi bizim gençlerimizin misyonerlerin fikirlerine kapılarak harflerin değişimi hakkında bir takım fikirlerde bulunmaları, âdeta tabiatın hilafına bir harekettir. İki-üç bin sene zarfında milletimize tabiat olmuş bir şeyin aksine hareket etmek, hamiyyetsizlikten başka bir hal değildir. 

Eğer hiyeroglif maarif ve terakkiye mani ola idi, memleketimiz elli sene zarfında bu dereceyi bulamazdı. Ben ümit ederim Japonya daha elli sene sonra kürre-i arzda birinciliği elde edecektir…”

Profesör Takita dehşetli alkışlar içinde konuşmasına son verdi. Profesör Takita cenaplarının asıl konuşması gayet tafsilatlı idi. Fakat ben bu kadar zaptedebildim. 
Sonra ben bu hususta devlet adamlarından ve memleketin ileri gelenlerinden pek çok kimseyle hususi müzakerelerde bulundum. Anladığıma göre misyonerler bin sene daha çalışacak olsalar nafile ve boş yere çalışmış olurlar. Hatta hükümet adamlarından biri dedi ki: 

“Bugün devletimizin bütün sırları bu hiyeroglif ile zaptedilmiştir, hatta hiyeroglif devletimizin manevî bir kuvvetidir. Bugün farz-ı muhal millet hiyerogliften vazgeçse bile hükümet hiç bir vakit vazgeçemez. Aksine hükümetin bunu yaygınlaştıracağı kararlaştırılmıştır.”
Kaynak: Abdurreşîd İbrâhîm- Âlem-i İslâm

Abdurreşîd İbrâhîm

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128