unanistan’ın Osmanlı toprağı olmaktan çıkışı, bölgedeki bütün azınlıklar gibi, Arnavutlar için de zorlu günlerin başlangıcı demekti. Bölgenin nüfus dengesini değiştirmek isteyen Yunanistan, Arnavut nüfusun yerine, Yunan nüfusu bölgeye yerleştirdi. Yerleşim yeri adlarını Yunancaya çevirdi. Keyfi gerekçelerle tutuklamalara, sınırdışı etmelere ve mülklere el koymaya girişti.
Bütün kanunsuz uygulamalara rağmen Arnavut varlığının önüne geçemeyen Yunan polisi, 1941’de Çamerya Arnavutları lideri Davut Hoca’yı öldürdü.
İkinci Dünya Savaşı ve İtalyan işgali öncesinde ilan edilen genel seferberlikte, Arnavutlar da askere alındı. Ancak cepheye değil, amele taburlarına gönderildiler. 14 yaş ve üzerindeki erkekler, İtalyan işgali esnasında, Midilli, Sakız ve Korint Toplama Kamplarına götürüldüler.
Yunanistan, Arvanites (Arvanitler) olarak adlandırdığı Ortodoks Arnavutlarını, “Yunan alt kültürünün mensubu” olarak tanımlayıp asimile etmeye çalışırken, Çamerya Arnavutları olarak bilinen Müslüman Arnavutları da, ya sınırdışı ettiler ya da soykırıma maruz bıraktılar.
Çamerya’da kalan savunmasız Müslüman Arnavut kadınlar, yaşlılar ve çocuklar, Aziz Bartalemo Günü’ne denk gelen 27 Haziran 1944’te başlatılan saldırılar neticesinde, büyük bir soykırıma maruz bırakıldılar.
İnsanların çeşitli uzuvları kesilip parçalandı, hamile kadınlar ve bebekler katledildi. İlk 24 saat içinde sadece Paramiti’de 600’den fazla insan katledildi.
Mart 1945’e kadar devam eden soykırımlar neticesinde Filat’ta bin 286, Gümenice ve çevresinde 192, Margelliç ve Parga’da ise 626 kişi öldürüldü.
Haziran 1944-Mart 1945 tarihleri arasında bütün Çamerya’da; 2 bin 900’ü erkek, 214’ü kadın, 96’sı çocuk olmak üzere, 3 bin 242 sivil katledildi. Ayrıca 745 kadına tecavüz edildi, 76 kadın kaçırıldı ve üç yaşına basmamış 32 bebek katledildi.
İnsafsızca saldırılan 68 köyde, 5 bin 800 ev ve cami yakıp, yıkıldı. Bununla birlikte, 84 bin 752 kilogram zeytinyağı, 674 bin 344 kilogram buğday, 4 bin 453 koşum hayvanı ve 49 bin 435 kümes hayvanını çalındı.
Aslına bakarsanız, bu Yunan tarihinde bir ilk değil. 1821 İsyanı, Balkan Savaşları ve Anadolu’nun işgali esnasında yaşanan soykırım girişimlerinin tekrarından ibaretti.
Çamerya Soykırımı, Ocak 1995’de, Lahey’de Temsil Edilmeyen Milletler ve Halklar Örgütü Dördüncü Genel Kurulu’nda gündeme getirildi. 20-26 Ocak 1995’deki genel kurulda: “Çamerya halkının yeniden yurtlarına dönmesi ve vatandaşlık haklarının geri verilmesi, Çamerya halkının mülklerinin iade edilme hakkının verilmesi, Uluslararası anlaşmalardan doğan haklarının tanınması, bunun için Yunanistan’ın, Çamerya Sorunu’nun tarihi gerçeklerini kabul etmesi, hak ve çözümler için ciddi adımlar atması” kararı alındı.
Ne var ki, kararın üzerinden geçen bunca yıla rağmen Yunanistan, tarihe kara bir leke olarak geçen Çamerya Soykırımı’nı kabule yanaşmıyor.
Yunanistan, Çamerya Müslüman Arnavutlarının ana vatanlarına dönmesine de müsaade etmiyor.
Yunanlılar, Çamerya Arnavut Müslümanlarının, yaklaşık iki buçuk milyar dolar değerindeki mal varlığını iade etmeye de yanaşmıyor.
Yunanistan’ın baskı ve yıldırma politikalarına rağmen bu ülkede yaşamaya devam eden 100 bin civarındaki Çamerya Arnavut’u ve 300-400 bin civarındaki Arnavut göçmene karşı, toplumundaki Arnavut düşmanlığı (Albanophobia) halen tazelediğini koruyor.
Arnavutluk Halk Meclisi, 30 Haziran 1994 günü oybirliğiyle kabul edilen bir yasa tasarısıyla; 27 Haziran’ı, “Çamerya Soykırımını Anma Günü” olarak kabul etti.
Halen Arnavutluk’ta yaşamını sürdüren yüz binlerce Çameryalı Müslüman Arnavut, her sene Yunanistan sınırına kadar yürüyerek, ana vatanlarına bir gün mutlaka döneceklerine olan inançlarını tazeliyorlar.
Çamerya Müslüman Arnavutları, intikam değil, adalet istiyorlar.
Çamerya Müslüman Arnavutları, kan değil, vatandaşlık haklarını istiyorlar.
Çamerya Müslüman Arnavutları, ırkçılık değil, ana vatanlarında insanca yaşamak istiyorlar.
Ayhan Demir