E
rivan bize çok uzak, Yerivan daha da uzak! Revan ise çok yakın. Erzurum gibi Kars gibi… İşte bir Erzurum türküsü:
O Revan’ın ak yokuşu
Oraya gider değilem!
Ya Topkapı Sarayı’ndaki o zarif köşk? “Revan köşkü”…
Saray’ın 4. Avlusundaki bu köşk, 4. Murad’ın Revan zaferinin hatırasına yapılmıştır. Mimar Kasım Ağa’nın yaklaşık 4 asır önce yaptığı köşk, çinileriyle, menkuş revzenleriyle (vitray), altın yaldızlı kubbesiyle bir sanat harikasıdır. Osmanlı padişahlarının sarıkları burada muhafaza edildiğinden, “sarık odası” diye anılırmış.
“Revan zaferi” denilince, hemen Ermenilere karşı kazanılmış bir zafer olduğu aklınızdan geçebilir.
Osmanlı “Ermeni Devleti” ile savaşmadı. Ermenilerle de savaşmadı. Böyle bir devlet yoktu. O bölgede Ermenilerin esamisi okunmuyordu. Osmanlı’nın bölgedeki rakibi Safevî İran’dı.
Tarihler 4. Murad’ın Revan seferine, Irak için, Bağdat için çıktığını yazarlar. Nitekim, Revan seferi yetmemiş, bir de “Bağdat seferi” yapılmıştır. Ve bu sefer meşhur Kasr-ı Şirin Andlaşmasına giden yolu açmıştır. Hani İran’la değişmeyen sınırımızın çizildiği anlaşma.
Erzurumlu, Karslı, Ardahanlı… Revan’a gider gelir. Bu türkünün mazmunu budur. Revandakiler de bu şehirlerimize veya Osmanlı şehirlerine kolaylıkla gider gelirler.
O Revan’a ben işlerem
Oraya gider değilem!
Revan iki Türk devleti arasında çekişme konusudur. Fakat kuzeyden Rusların sarkmaya başlaması durumu değiştirir. Osmanlılar Revan’ı Ruslara bırakmamak için müdahale ihtiyacını hisseder, 1730’lu yıllarda. Sonra müstakil hanlık olur. Komşu Gürcistan’ın tesiri artar. İran da Revan’la fazla ilgilenemez .1827’de Rusların eline geçer. Bir yıl sonra Türkmençay anlaşması ile bu tastik edilir. İşte bu tarihten sonra Revan’da Ermenilerin sözü edilmeye başlar.
Ruslar burayı “Ermeni vilayeti” ilan eder/ettirilir. Rus siyaseti, İran’a ve Türkiye’ye karşı Ermeniler üzerinden yürütülür. (Daha sonra Batı siyasetinin Ortadoğu’da İsrail üzerinden yürütüldüğü gibi.) Türkiye’den ve İran’dan Ermeniler göç eder. Buna rağmen 1886’da Revan merkezinin yüzde 38’i Ermeni, yüzde 52’si Türk’dür. 1908’de de durum pek fazla değişmemiştir.
1. Dünya Savaşı’nın sarsıntılarında doğu sınırlarımız yeniden çizildi. Büyük Ermenistan hayalini şark ordumuz yerle bir etti. 1921’de Türkiye Ermenistan sınırını tanıdı. O tarihten sonra, Revan’da Türk sayısı hızla azaldı. Bugün belki de hiç yok!
Şehirde 18. asırda 8 cami vardır… O koskoca tarihten iki cami kalmış bugüne: Gökmescid ve Serdar.
Artık Revan, Erivan’dır…
Lâfı evirip çevirmeye gerek yok: Ermenistan görünüşte bağımsız, esasında Rusya Federasyonu’nun tâbisi bir devlet. İran ve Türkiye sınırlarında Rus askerlerinin bulunmasının sebebi bu!
Ermeni diasporası batıda; Avrupa ve Amerika’da. Ekonomik bir varlığı olmayan, dünyanın en fakir ülkeleri arasında yer alan Ermenistan’ı onların yardımları ayakta tutuyor. Güya böylece Batı ile de ilişkili oluyor. İkili himaye görüntüsü veriliyor. Ama Rusya güçlendikçe Ermenistan üzerindeki ağırlığı da artıyor.
Dışişleri Bakanımız Ahmet Davudoğlu’nun ikili ilişkiler için değil, Karadeniz İşbirliği Teşkilatı için Ermenistan’a gitmesi bir sürü yoruma yol açtı. Sanki Türkiye Ermenistan ilişkileri düzelecekmiş gibi!
Bu mümkün değil!
İki sebeple. Batılı kışkırtmacıların da tesiriyle Ermeni katliamı efsanesinin tanınması baskısı. Evet bir “tehcir” yani göçürme var! Fakat, savaş sırasında Rusya’ya destek olan unsurların göçürülmesinin acayip bir tarafı yok. Bu göçürme sırasında olanlar ise, bahsi diğer.
Şunun hesabını çıkarmalıyız: Bölgede ne kadar müslüman katledildi, ne kadar Ermeni?
Belki de müslüman kıyımı daha fazla.
İkincisi: Karabağ meselesi. Sovyetler dağılırken Rus askerlerinin denetiminde Ermenilerin Azerbaycan’a ait toprakları soykırım uygulayarak ele geçirmesi…
Revan “Erivan” oldu. Şimdi birileri “Yerivan” imlası ile bize tarihi unutturmaya çalışıyorlar.
Tarih tek taraflı değildir. Türkiye Ermeni tehcirini “soykırım” olarak tanır mı? Rusya işin içinde olmasa idi, batılı başkentler bunu çoktan başarırdı. Bu saatten sonra başarmaları ise imkânsız!
O Revan’da bir kuyu var
Oraya gider değilem!
Asım Yenihaber