aymirza Hayıt’ın 17 Aralık 1917’de Türkistan’ın güzel Fergana Vilayetindeki Namangan şehri Yarkorgan köyünde bir çiftçi ailesinin 9. çocuğu olarak dünyaya gelişinden tam beş gün önce, yakındaki Kokan şehrinde 12 Aralık 1917’de Türkistan Muhtar hükümeti ilan edilmiştir. Baymirza’nın anne ve babası hem o yıl tarlalarındaki ürünün çok bereketli olması ve Türkistan Muhtariyeti sevinciyle bayram yaşarlarken, doğan erkek çocuklarına zenginlik ve bolluk anlamında “Baymirza” (Zengin Prens)adını verirler.
Ancak, Türkistan’daki o yılın bereketli ürün mutluluğu uzun sürmez, 1931-1934 arasında “Kollektifleştirme” adı altında çiftlikler halkın elinden müsadere edilecek, toprak sahipleri sürülecek, hapishane ve kamplara gönderilecek, öldürülecek veya kendi topraklarında işçi olarak çalıştırılacaktır. Türkistan Muhtariyet’ne de fazla müsamaha verilmeyecek, 12 Şubat 1918’de Kokan şehri Bolşevik ordusu tarafından topa tutulacak ve sonra halkın üzerine Ermeni Taşnak çeteleri gönderilerek Kokan şehri ve etrafındaki Türk köylerinde toplu kıyımlar yapılacaktır.
Hayatında Dört Dönüm Noktası
1. Dönüm Noktası: Türkistan Muhtariyeti ve Kanlı Bayram Hediyesi
1936-1938 arasında Stalin’in emriyle bütün SSCB’de olduğu gibi Türkistan’daki beş cumhuriyette de binlerce aydın ve devlet adamı tutuklanarak, kurşuna dizilecek. 1918 ve 1934 yılları arasında Türkistan’ın dört bir yanında alevlenen Başmaçılık (Korbaşıcılık) adlı milli fakat dağınık ve koordinasyonsuz bağımsızlık savaşı sırasında yine yüzlerce şehir, kasaba ve köyler yakılacak, kadın-çocuk-yaşlı demeden toplu kıyımlar yapılacaktır.
Türkistan’ı boydan boya kaplayan trajedilerden birini Baymirza Hayit henüz 5 yaşındayken kendi ailesinde de yaşamıştır. Onun ağabeyi Nurmirza Hayıt Ruslara karşı çarpışan Basmaçılar (Korbaşılar) safında çarpışırken 1922’de Rus askerleri tarafından yakalanınca başı kesilerek şehit edilir ve o sıradaki Kurban Bayramında Hayit ailesine bayram hediyesi olarak birinin elinden yollanır. Bez parçasına sarılmış oğlunın kesik başını gören annesi Rabahan Hanım baygınlık geçirir, bayram namazından dönen babası Hayitmirza Bey de hıçkırıklarla Allah’a yakarır.
İlerde 20 yüzyılın en önemli Türkistan tarihçisi ve Türk dünyasının en büyük araştırmacısı olacak olan Baymirza Hayit, işte kendi anavatanı Türkistan böyle sonu uzun süreli trajediler ile biten kısa süreli sevinçler yaşarken doğmuş, çocukluk ve gençlik yıllarını böyle trajediler ile biten kısa süreli sevinçler yaşarken doğmuş, çocukluk ve gençlik yıllarını böyle tarjedilerin tanığı olarak geçirmiştir.
2. Dönüm Noktası: Düğün’den Cepheye ve Uzun Bir Muhacirlik
Dini okuldaki bir günlük kötü deneyiminden sonra, Baymirza Hayit öğrenimini Cedit (Yeni) okulunda, sonra Özbekistan’daki çeşitli orta ve yüksek okullarda, en son da Taşkent’teki Orta Asya Üniversitesi Tarih bölümünde sürdürür. O sırada öğretmen açığını kapamak için üniversite öğrencilerine çeşitli okullara öğretmenlik görevleri verilmektedir.
Üç aylık pedağoji eğitiminden geçen Baymirza Hayit da 1937’de önce Sırdarya Vilayeti Sayram köyü Orta Okuluna Tarih öğretmeni olarak atanır, ardından 1938 ve 1939 yıllarında çeşitli okullarda öğretmenlik ve eğitim müdürlüğü görevlerini yapar ve 30 Ekim 1939’da Orta Asya Üniversitesi Tarih bölümünden mezuniyet diplomasını alır. İkinci Dünya Savaşı sırasında 23 Aralık 1939’da, yani 22 yaşındayken yurdundan koparılarak Sovyet ordusuna alınır ve Polonya cephesine yollanır. Savaşa gitmesine 16 gün kala annesinin ısrarıyla Tohtahan (1921-1985) adlı bir genç kızla evlendirilir. Çok kısa süre evli kaldığı o hanımdan 9 ay sonra doğacak olan oğlu ise, Baymirza Hayit7in hayatındaki başka bir sevinç ve trajedi kaynağı olacaktır. Savaş boyunca çok sayıda Sovyet askeri Nazi Alman ordusuna tutsak olur. O tutsak Sovyet askerleri arasındaki Türk asıllıların sayısı da epey kabarıktı. Baymirza Hayit de savaş tutsağı olarak çeşitli tutsak kamplarında bulunur ve Naziler tarafından kuruluan Türkistan Lejyonunda subay olarak görevlendirilir.
Türkistan Lejyonuyla birlikte Baymirza Hayit de çeşitli cephelerde Sovyet ordusuna karşı çarpışır. Gerek Sovyet ordusunda, gerekse Alman esir kampları ve sonra Türkistan Lejyonu sıralarında Baymirza Hayit çok sayıda Türkün ölümüne ve ağır sıkıntılar çektiğine tanık olmuştur. Bunların hepsi onun ruhunda ve yüreğinde derin izler bırakmıştır.
3. Dönüm Noktası: Eski Sovyet Askerlerinin SSCB’ye Geri Verilmesi, 51 Yıldır Görmediği Oğluyla Karşılaşması
İkinci Dünya savaşı bitiminde enkaz altında Almanya’da ve Avrupa’nın başka yerlerinde Baymirza Hayit başka facialara da tanık olmuştur. İngiliz ve Amerikalılar çok sayıdaki eski Sovyet ordusu mensuplarının bir bölümünü önce yanlışlıkla Sovyetler Birliğine geri verirler. Onlar içinde de çok sayıda Azerbaycanlı, tatar ve Türkistanlı subay ve askerler de vardır. Onların büyük çoğunluğu Sovyet sınırını geçen trenden indirilerek kurşuna dizilmiş, şanslı olanlar Sibirya ve başka yerlerdeki çalışma kampları ve hapishanelere yollanmıştır. Sonradan bu geri verme işlemi durdurulmuşsa da, ilk gidenlerin trajedisi Baymirza Hayit’a manevi acı vermiştir.
Savaş sonrası dönemde ise, Baymirza Hayit Özbekistan’da başladığı tarih alanındaki çalışmalarını Almanya’da sürdürür. “Hokand ve Alaş Orda Millî Hükümetleri” adlı doktora tezi ile Münster Üniversitesi’nden 25 Nisan 1950’de “Felsefe Doktor” ünvanı kazanır. Almanya’da arka arkaya çok sayıda bilimsel eserler vermesine rağmen birkaç akademik kişinin kıskançlığı yüzünden Baymirza Hayit’a Almanya’da layık olduğu şekilde akademik bir görev verilmez. Bir yerde sürekli olarak resmi bir görev alamadan geçmiş hayatında, kendisine hem maddi hem de manevi yönden, doktor olan eşi Ruth Hanım yardımcı olacaktır (5 Ekim 1950’de Ruth Hanımla evlenirler).
Hayatının en trajik olaylarından biri de, Baymirza Hayit cephelerde savaşırken 16 günlük eşinden doğan ve 51 yıldır görmediği oğlu Bekmirza ile ilk kez 30 Eylül 1991’de İstanbulda karşılaşmasıdır. Ancak, bu kısa görüşmeden sonra Özbekistan’a dönen oğlu Bekmirza aradan üç ay kadar geçince 52 yaşında vefat eder ve bu haberin Baymirza Hayit’in ruhundaki başka acı trajediler ve yüreği üzerinde nasıl ağır yara bıraktığını kelimelerle açıklamayız.
4. Dönüm Noktası: Özbekistan’a İlk ve Son Gezisi
Uzun yıllardan beri yaşadığı Almanya’nın Köln şehrindeki hastane odasında 31 Ekim 2006 sabahı saat 06:00’da gözlerini yuman Baymirza Hayit7in hayatındaki çok sayıda trajediden biri, belki en acısı onun Özbekistan Bilimler Akademisi Tarih Enstitüsü başkanlığından davet edildiği Özbekistan gezisi daha bitmeden, birden yurdundan kovularak çıkarılmış olmasıdır. 12 Temmuz 1992’de eşi ve yakın dostlarıyla Taşkent’e ayak bazen Baymirza Hayit 22 Temmuz’da doğduğu yer Namangan’a da giderek halkın büyük coşkusuyla karşılanır.
Ancak 25 Temmuz’da döndü Taşkent’te kendisine acı haber resmî ağızdan duyurulur. Özbekistan’da istenmeyen adam ilan edilmiştir ve ülkesini hemen terk etmesi istenmektedir. Bağımsızlığı için yıllarca dünyada eserleriyle ve verdiği konferanslarıyla savaştığı Ulu Türkistan’ın bağımsızlığa kavuşan Özbekistan Cumhuriyet’indeki iktidar onu kovmaktadır. Bu acıya da gözlerini vatanından uzakta yumana kadar Baymirza Hayit’in yüreği dayanmıştır.
Baymirza Hayit’ın sabah saat altıda gözlerini yumduğunu bir saat sonra duyduğumda ise, artık buna benim yüreğim dayanamadı ve “Onun vatansızlığı ve vatının ise Baymirza Hayitsizliği”ni Özbek Türkçesindeki şu kırık dizelerle haykırmak zorunda kaldım.
31 Ekim 2006 Salı günü vefat eden Dr. Baymirza Hayit’in cenazise, 7 Kasım 2006 Salı günü Almanya’da Köln askeri mezarlığına defnedildi. Cenaze namazını Türkiye’nin Köln’deki Din Hizmetleri ataşesi Hasan Çınar kıldırdı. Cenaze törenine, ailesi ve yakınlarının yanında Türkiye’den BBP Genel Başbakanı Muhsin Yazıcıoğlu ve Almanya’daki birçok Türk Derneğinin yöneticileri, geniş bir Alman ve Türk topluluğu katıldı.
Prof. Dr. Timur Kocaoğlu