MakalelerMedeniyetimiz

Fatih’in Divanını Anlamak

F

atih Sultan Mehmed, devrinin aynı
zamanda kuvvetli bir şairidir. Avnî mahlasıyla şiirler yazıyor,
şiirleri, küçük bir divân teşkil edecek sayıya varıyordu. Şiirlerinde,
sağlam bir islam itikadı sezilir. Kurân, hadis, fıkıh gibi ilimlerdeki
vukûfu şiirlerine yansıtmıştır. Şiirlerinde, zaman zaman tasavvufun
esasları görülür. Zikrettiği beşerî güzeller, bazen Cemâli Mutlak’a
uzanan bir çizgide görüntü verirler.

Nihad Sami Banarlı Bey “Ahmed Paşa, Sinan Paşa, Melîhî ve
Necâti gibi Osmanlı şiir ve edebiyatına hamle yaptıran kudretli isimler
asrında hükümdarca şiir söylemek kolay değildir”
dedikten sonra
şunları ifade etmiştir: “Bunun için, yaradılışın izninden başka, üstün
bir kültüre sahip olmak gerekir; Türk, Arap, Acem edebiyatlarını, İslâm
ilimlerini, İslâm tefekkürünü, tasavvufu, Şark-İslâm mitolojisini
bilmek: aruz ve kafiye ilimlerini öğrenerek fesahat ve belâgatin
inceliklerine vâkıf olmak lazımdır. Bunlardan başka astronomiden tıb
bilgisine, matematikden kimyaya kadar fen bilgilerini, şiiri onlarla
besleyecek ve şiirde onların akislerini farkedecek kadar kavramış olmak
lüzûmu vardır.”

Görüldüğü gibi. bütün bu ilimleri kullanarak
yazılan şiirleri anlamak için de aynı ilimlerden az da olsa nasipdâr
olmak lazımdır. Yoksa ilimden nasipsiz olanların bu şiirleri açıklamaya
çalışmaları kendilerini gülünç durumlara düşürmektedir.

Nitekim Fatih, Peygamber efendimizi methettiği na’tının bir beytinde “Alnın kamerine yüzün ayına müşabih, Bunca göz ile görmedi bu çarh-ı mualla”
Yaratılalı şunca zaman olan bu yüksek gökkubbe altında, gelip geçen
bunca göz sahibi insanlar, senin kamer alnına ve ay yüzüne benzeyen
birini daha görmediler’ derken beyte: ‘Şair gökkubbede ancak bir tane ay
olması gibi sevgilinin de dünyada  bir tane olduğunu ifade ediyor.

Beyitte,
gökkubbedeki yıldızlar birer göz olarak düşünülüp  karanlık gecede
herbirisinin ay ile varlık kazandıkları  imâ ediliyor ki bu manzara
câhiliyye devrinde Hazreti Peygamber’in zuhûru ve O’nunla yeni bir
varlık kazanan ashâb-ı kirâm mazmûnunu hatırlatır. Nitekim Hazreti
Peygamber bir hadislerinde “Ashabım yıldızlar gibidir… buyurmaktadır.” şeklinde açıklama getirilmektedir.

 

   Fatih’in Bir Gazeli
İmtisal-i cahidü fi’llah olubdur niyyetüm
Din-i İslam’un mücerred gayretidür gayretüm

Fazl-ı hakk u himmet-i cünd-i ricaullah İle
Ehl-i küfri serteser kahreylemekdür niyyetüm

Enbiya vü evliyaya istinadum var benüm
Lütf-i hakk’dandur heman ümmid-i feth ü nusretüm

Nefs ü mal ile n’ola kılsam cihanda ictihad
Hamdülillah var gazaya sâd hezârân rağbetüm

Ey muhammed mücizat-ı Ahmed-i Muhtar İle
Umarum galib ola a’da-yı dine devletüm

  Günümüz Türkçesiyle
Allah yolunda savaşmaktır niyetim
İslam dininin yalnızca yücelmesidir gayretim

Allah’ın ve evliya ordusunun yardımıyla
Küfür ehlini baştan başa kahreylemek niyetim

Peygamberlere ve velîlere dayanmışlığım var benim
Allah’ın lütfundandır fetih ümidim ve kuvvetim

Benliğimi ve malımı dünyada feda etsem ne olur ?
Allah’a hamd olsun, var Allah yolunda savaşmaya yüzbin rağbetim

Ey Mehmed ! Ahmed-i Muhtar’ın mucizeleriyle
Umarım gâlip olur din düşmanlarına devletim

Prof. Dr. Ahmet Şimşirgil

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 242