ursa’nın vazgeçilmez isimlerinden birisi de Yeşil
Bursa’dır. Bu ismi en çok destekleyen dağı, ovası, suları dışında
çinileriyle ünlü Yeşil Cami ileYeşil Türbesidir.
Unutmadan Bursa’nın, daha doğrusu Osmanlı medeniyetinin bir
hayır müessesesinden daha söz etmeli.
Şehrin tarihi dokusunu, parça parça olsa da külliyelerin
muhafaza ettiğini hatırlatmalı. Bu müesseselerden birisi de şehrin çeşitli
merkezlerinde bulunan imaretlerdir.
Yeşil Cami’nin külliyesi içerisinde yer alan Yeşil
İmaret’ de bunlardan birisi ve halen çok faal durumda.
Kapısında, “İster iftar edin ister iftar verin” duyurusunun
asılı olduğu imaretten oruçlularla oruçsuzların birbirine karıştığı iftar
saatinde yaklaşık 300 ila 400 kişi yararlanıyor.
Yeşil Cami ve türbe, Yıldırım Bayezid’in oğlu Çelebi
Sultan Mehmettarafından 1421 yılında bitirilmiştir.
Burada ilginç bir notu aktarmak gerekir. Türbe’nin tam
olarak bitmesi, Çelebi Sultan Mehmet’in ölümünden 40 gün önceye rastlamış.
Selçuklu kümbet geleneğinin bir devamı olan türbe için Evliya
Çelebi,kubbenin yeşil sırlı bir kiremitle örtülü olduğunu kaydeder.
Türbenin giriş kapısı üzerinde sülüs yazılı kitabede; “Burası
Medfun Said, Şehid Sultan oğlu Sultan Mehmed Bin Beyazıd’ın türbesidir. 824
senesi Cemaziyellülâsında vefat etmiştir” yazılıdır.
Yeşil Türbede sadece Çelebi Mehmet’in sandukası bulunmuyor.
Yanında aile fertleri de var.
Kızlarından Varna’da şehit olan Karaca Paşa’nın zevcesi
Selçuk Hatun dışında, Hafsa Hatun, Ayşe Hatun, Sitti Hatun ve 1429 yılındaki
vebadan ölen oğulları Mahmut ve Yusuf haricinde Mustafa ve Daya Hatun da
gömülüdür.
Yeşil Cami’nin dışı kadar içi de insanı sarıp sarmalayan bir
atmosfere sahip. İlk dönem Osmanlı mimarisinin nadir örneklerinden biri kabul
edilen Yeşil Cami’nin şöhreti, çini kaplamalarından gelmektedir.
Yeşil Cami’nin bir başka özelliği de Çelebi Mehmet
tarafından hükümet binası ve misafirhane olarak kullanılmış olmasıdır.
Caminin ana kapısından içeri girince sağda ve solda büyükçe
odalar bulunmaktadır. Sancaklardan gelenlerin meselelerinin görüşüldüğü yer
olarak bilinmektedir.
Doğudaki oda, Anadolu Beylerbeyliğinden gelenler için
batıdaki oda, Rumeli Beylerbeyliğinden gelenler için kullanılmış.
Yine kaynaklara göre bu odalar daha sonraları mahkeme
salonları olarak da vazife görmüş.
Yeşil Cami’nin özellikleri saymakla bitmez. Bir çırpıda
gezmek kolay ama ayrıntılı görmek ve bilmek isteyenlerin epeyce bir zaman
harcamaları gerekir.
Mesela mermerleri Marmara adasından getirilmiş ve bir mermer
abidesi olduğu belirtilmektedir.
Çini süslemeleri ise yine bir başka camide görülmeyecek
kadar muhteşem bir kompozisyonla yapılmış. Sadece mihrabı bile yeter.
Bir başka ayrıntı:
Çelebi Mehmet, caminin ve türbenin giderlerinin karşılanması
için cami ve türbenin mimarı Hacı İvaz Paşa’ya bir de “Sultan
Han” ile “Fidan Hanı,” inşa ettirmiş.
Hüseyin Öztürk