ünyanın birçok ülkesinde Osmanlı yadigarı, Evlad-ı Fatihan var. Uzaklarda değişik kültürlerle içiçe yaşadıkları halde gönülleri bizimle olan milyonlarca Türk evladından çok azının sesini duyabiliyoruz.
Geniş ve verimli topraklara sahip olan bu şirin köyde hiçbir iletişim bağımız olmamasına rağmen hâla Türkçe konuşuluyor, Türk örf ve adetleri yaşatılıyor. Köyün tarihi Müslümanların halifesi unvanına sahip olan Osmanlı padişahı Yavuz Sultan Selim Han’ın 1516 ve 1517’deki Mısır seferine kadar uzanıyor.
Nasıl mı?
Köyün yaşlılarından aldığımız bilgilere göre, Osmanlının son dönemine kadar köyde bir Osmanlı medresesi vardır. Türkçe derslerin verildiği medrese, işgalci Fransızlar tarafından kapatılır. Yerine Fransızca dersler konulan bir okul açılır. Köy halkına da Türkçe konuşmaları yasaklanır. Fakat yaşadıkları onları yıldırmaz. Evlerinde sürekli Türkçe konuşarak çocuklarına ana dillerini öğreten köy halkı Türk dilinin unutulmamasını sağlar.
Evlatlarına Türkçe’yi öğretmek için çaba sarf eden köylüler yine de tedirgin. Eğer ilgilenilmezse, 15-20 sene sonra yörelerinde Türkçe konuşan kalmayacağından, hemen yanıbaşlarındaki Aydamın ve Zara köyleri gibi asimile olacaklarından korkuyorlar. Türkiye nasıl ilgilensin mi diyorsunuz? Onlar çok şey istemiyor… “Bir Türkçe öğretmeni gönderin yeter…” diyorlar.
Hayrettin Turan