ızılelma; Türkler, özellikle Oğuz Türkleri ve onların torunu Selçuklular ile Osmanlılar arasında, cihan hâkimiyetinin sembolü olarak ifadesini bulmuş bir mefhum, ülkü mefkuredir… Buna kısaca, “Cihan Hakimiyeti Mefkuresi” denmiştir.
Kızılelma, Türklerin yaşadıkları bölgeye göre batı yönünde ulaşılması gereken hedef… Bazen bir belde… bazen de bir ülkedeki taht… veya mabet üzerinde parıldayan ve cihan hakimiyetini temsil eden som altından yapılmış kızıl renkli altın bir elmadır….
Milletleri Nizama Soktum
O günden bugüne, Kızılelmanın; dünya hakimiyetinin simgesi olduğu… dünyaya hakim olmak için, ik önce batıya hakim olmak gerektiği söylenmektedir.
İşte bu sebeple; Türk hükümdarları, hep batıya yürümüşler, devletlerini batıya doğru büyütmüşlerdir. Oğuz Han, Atilla ve bunları takip eden Selçuklu ile Osmanlı devamlı batıya yürüdüler, dünya hakimiyetini, devleti ebed müddeti batıda aradılar. Altın kızıl elma, bazen zaferin işareti, bazen hâkimiyetin sembolü, bazen de fethedilmek üzere hedef seçilen yerin sembolü olmuştur. Türklerde, çok eski töreye dayanmaktadır Kızılelma.
Kızılelma hedefi, Selçuklulara, oradan da Osmanlılara geçmiştir. Osmanlı Türk Hakanları, Macaristan’daki Kızılelma’nın bulunup ele geçirilmesinden sonra…batıda, Viyana, Roma gibi yeni kızılelmaları hedef göstermişlerdir Türkler, müslüman olmazdan önce de inandıkları Tek Tanrı’nın, dünya hâkimiyetini kendilerine ihsan ettiğine iman etmişlerdi. Bunu Bilge Kağan’ın; “Tanrı irade ettiği için tahta oturdum; dört yandaki milletleri nizama soktum” sözlerinden anlamaktayız.
Turdı Han’ın, 598 yılında Bizans İmparatoru Maurikianur’a gönderdiği mektupta geçen; “Dünyada yedi iklimin efendisi ve yedi ırkın kağanı…” ibaresi,Türk milletinin İslâmiyet’ten önceki dönemde de Tanrı tarafından kutlu kılınmış olduğu inancını göstermektedir.
Bu inanç, Türklerin İslâmiyet’i kabul etmelerinden sonra da devam etmiş ve kendilerinin, Allah tarafından dünya nizamını, adaleti sağlamak için gönderildiklerine inanmışlardır. Zira Türk insanının mücadeleci ruhu ve cihan hâkimiyeti ülküsü, İslâmî inanışa da uygundu. İslamiyet’ten önce kahramanlara verilen “alp” ‘lik unvanı, İslâmiyet’ten sonraki dönemlerde “alperen” şeklini almıştır.
Mazlumların Koruyucusu
Topkapı Sarayı’nın en dış kapısı Bab-ı Hümayun’un sağ üst tarafında, “Zıllullahı fil erdi, veliyyihi külli mazlûmin” yazmakta… Bu ibare; yeryüzünde Allanın adaletini yerine getirici, onun adına hükmeden ve bütün mazlumların koruyucusu, demektir.Ve…kızılelmanın ifadesidir.
Eski dönemlerden itibaren, dünya nizamını sağlamak üzere mücadele eden Türk milleti, islâmiyet’i kabul ederek maddî ve manevî yönden bir yükselişe erişmiştir.
Türklerin İslâmiyet’ kabul etmesinden sonra ise, İslâm dîninin bütün Müslümanlara emri olan “İ’lâ-yı Kelimetullah” (Allah’ın dînini yeryüzünde üstün kılmak) gaye ve hedefi, Kızılelma ile bütünleşmiştir.
Selçuklu ve Osmanlıların çeşitli dönemlerinde de rastlanan Kızılelma, artık müşahhas şeyleri (ülkeler, tahtlar, saltanatlar vs.) sembolize etmeye başlamıştır. Nitekim fetihten önce… asker ve halk arasında Kızılelma, Hazreti Peygamberin fethini müjdelediği istanbul için kullanılırken, istanbul’un fethinden sonra Viyana, Roma gibi meşhur Hıristiyan şehirlerini ve bütün Firengistanı ifâde etmeye başlamıştır.
Hint ve Çin ülkelerini topraklarına katan Oğuz Han’ın elde etmek istediği ilk Kızılelma Pe-kin’dir. Batılıların Tanrının Kılıcı diye isimlendirdiği Atilla’nın hedefi batıdır. Ares Kılıcı olarak isimlendirilen ve dünya hakimiyetinin vasıtası kabul edilen kılıç, Atilla’nın, Kızılelma olarak batıyı seçmesine sebep olmuştur. Osmanlı’dan tam 800 yıl önce.
Osmanlı’nın ilk kızılelması, Anadolu’da beylikler dönemine son verip Türk birliğini sağlamak olmuştur. Sadece Türk milleti için değil… Dünyadaki bütün milletler için kavşak noktası istanbul…,Osmanlı’nın büyük Kızılelmasıydı. İslanbul, Fatih Sultan Mehmet’in dahiyane idare ve olağanüstü iradesiyle, Türklerin hâkimiyetine girer.
İstanbul Fethedilecektir
Hazret-i Muhammed’in; “İstanbul muhakkak fetholunacaktır. Onu fetheden kumandan ne güzel kumandan ve onun askerleri ne güzel askerlerdir” hadisi ile müjdelenen ideal, hayata geçirilir, istanbul’un fethi ile olgunlaşan Kızılelma… Türk’ün, dünyaya hâkim olma duygusunun bir ifadesi oldu istanbul’un fethinden sonra, Türk milleti için Kızılelma, Roma’ya, St.Pierre‘nin kubbesine taşınır.
Burası Katolik dünyasının kalbidir. Türklerin hedefi artık Romadır. Fatih döneminde yapılan Otranto (İtalya) seferinin sebebi de budur. Roma Kızılelmasının düşürülmesidir. Atilla’dan sonra Roma’yı düşürmek Osmanlı Türklerinin büyük hedefleri arasındadır. Bir efsane Kızılelmanın Roma’ya taşındığını anlatır ve Türk’ü Roma’ya koşturur.
Türkler için Kızılelma… yaklaştıkça uzaklaşan, ancak uzaklaştığı oranda cazibesi artan idealler ve yüce hayallerdir. Asırlar ilerledikçe… ülkeler ve şehirler fethedildikçe, Kızılelmanın temsil ettiği yer de değişmiş… Kızılelma, pâdişâhın sefer murâd ettiği yerler olmuştur. Pâdişâh ise yalnız ve yalnız, “İ’lâ-yı Kelimetullah” için bu işi yapmaktadır.
Padişahımızın Gitmek İstediği Yer
Kanuni Sultan Süleyman, askerleriyle sefere çıktığında, bütün Yeniçeri askerleri, “Kızılelmaya, Kızılelmaya” diye bağırınca, ileri gelenleri topladı ve Kızılelmanın neresi olduğunu sordu. Kimisi, Roma, kimisi Viyana, kimisi ise Paris, dedi. Padişah, bütün bu cevaplan beğenmedi. Dışarda, Otağ-ı Hümâyûn’a en yakın bir yeniçeri askerinin getirilmesi istedi:
Aynı suale ona da sordu. Cevap, Türk milletinin binlerce yılda oluşan milli şuurunun ifadesiydi…
Yeniçeri, “- Kızılelma; hünkarımızın gerçekleştirmemizi istediği hedef, gitmemezi istediği diyardır”, cevabını verir.
Nitekim, akıncıların dilerinden düşürmediği “Buna ermeydanı derler” türküsünde de “Bu yolun erkânı imanım Hünkârdan gelir” diyerek buna işaret edilmektir.
Halil Delice