A
min mayalı milletimizin inanç temelindeki en önemli köşe taşı, “Kul tedbir alır, Allah takdir eder” ilkesidir. Osmanlı ulu çınarlarının Söğüt’ten başlayıp, dallanıp budaklanarak uzandığı yerlerden birisi de Orhan Gazi oğlu Gazi Süleyman Paşa’nın imar ettiği Göynük’tür.
Orhan Gazi Bursa’da Rumeli hakkında erenlerden bilgi alıp, “Acep Rumeli diyarının kapısını kim aça” diye Alpleriyle müşavere ederken, aklından geçen isim, yaptığı fetihleri edebinden utana sıkıla babasına haber veren Gazi Süleyman Paşa’dır.
Gazi Süleyman Paşa ise fethettiği yerlerin halkı başta olmak üzere şehri imar etmekle meşguldür ve kısa bir süre sonra Rumeli kapısını açmak üzere suya seccade salacağından habersizdir.
Dedik ya; “Kul tedbir alır, Allah takdir eder.” Suya seccade salanlar da tedbirlerini almış, Allah da seccadeyi kayık yaparak, Rumeli’nin ilk kapısı Gelibolu’ya, Gazi Süleyman Paşa’yı geçirmiştir.
Suya seccade salan Gazi Süleyman Paşa, her türlü tedbiri alır ve Allah’ın takdiriyle Rumeli kapısını açıp, ağabeyi I. Murad Hüdavendigâr’a teslim eder.
Çünkü yine Rabbinin takdiriyle şehid olarak Hak katındadır artık. Göynük ve civarının fatihi Gazi Süleyman Paşa, Gelibolu yakınındaki Çimpe kalesinin fethinden sonra Bolayır’da Rabbine kavuşur.
Gazi Süleyman Paşa dünyaya yalnız veda etmez. Allah için Gazi’ye serdar olmuş askerlerinin dışında, kendisine yoldaş olan ve onsuz bir adım bile atmayan atı da vardır. Evet, Gazi Süleyman Paşa Bolayır’da şehid düşünce atı yanından asla ayrılmaz ve bir türlü uzaklaştırılamaz, haliyle atı da ölür.
Gazi Süleyman Paşa’yı Bolayır sırtlarına defnedenler, atını da yanına defnederler.
Namık Kemal ile birlikte aynı tepeyi paylaşan Gazi Süleyman Paşa’nın yanındaki kabir, atının kabridir.
Şimdi tekrar Göynük’e dönelim.
Akşemseddin Hz.lerinin türbesinin yanındaki caminin adı, Gazi Süleyman Paşa Camii’dir.
Osmanlı şehir sisteminde, “olmazsa olmazlardan” birisi de şehirlerin camiler etrafında kurulmasıdır.
Osmanlı yerleşim yerlerinde şehir merkezi, en büyük caminin etrafında şekillenmiştir. Göynük’ün merkezinde Gazi Süleyman Paşa’nın camisi, hamamı ve şehitlikler vardır. Sıbyan mektebi, medrese, darüşşifası da bulunmaktaymış ama yüzyıllar içerisinde zamanla kaybolmuş.
İşte Akşemseddin Hz.lerinin türbesi, şehir merkezindeki bu caminin dibindedir. Neden peki Yapılan hayır dualar ve âminler paylaşılsın diye. Kimse Fatiha’sız kalmasın diye. Âmin mayalı millet oluşumuzun en önemli göstergesidir bu özelliğimiz. Göynük’te onbinlerce“âmin mayalı” insanın katıldığı Akşemseddin Hz.lerini anma törenleri, bu çerçevede geçti.
Devlet millet kaynaşmasının neticesi olarak insan böylesine “sahiplenilmiş samimi programları” izleyince, memleketi ve milleti adına güveni ve umudu artıyor.
Nasıl artmasın! Bu topraklar “âmin mayalı” topraklardır.