Kültürümüz

Yabancı Seyyahların Gözünden Türkler’de Temizlik

İ

resim

lk dönemlerde Osmanlıya gelen seyyahlar, İstanbul’un fethini hazmedemedikleri için Türklere karşı peşin hükümlü davranmalarına, onları küçük düşürmek gibi bir amaçlarının olmasına rağmen ecdadımızın temizliğe vermiş olduğu ehemmiyet inkâr edemeyecek duruma gelmişlerdir. 
Yabancı seyyahlar ecdatlarımızın hayat tarzını, ev düzenini, içtimai hayatını özellikle hamamlara vermiş olduğu ehemmiyeti gözlemleyerek Türklerin temizliğe çok büyük önem verdiklerini dile getirmişlerdir.
Türklerin hayatlarında çeşme ve hamamların büyük bir ehemmiyeti vardır. Zengin kişiler hususi hamamlı ev yaptırırken halk da belirli sıklıklarla umuma açık hamamlara gitmekteydi. Osmanlı zamanında çoğu hamamlar yirmi dört saat açık bulunurdu. İnsanlar hamamlara günün her saatinde gitme ve istediği kadar kalma şansına sahipti. 
Türklerin temizliğe verdiği ehemmiyet yabancıların ilgisini çekmiş, Ricaut, Türklerin son derece temiz insanlar olduğunu, yıkanmayı sevap olarak gördüğünü, Hıristiyanlara “taharetsiz” diye iyi gözle bakmadıklarını, Türklerin yemekten önce ve sonra ellerini yıkadıklarını ve “Allah yemeği, biz ellerimizi daha sık yıkayalım diye yarattı” diye düşündüklerini ifade etmiştir.
Hamam ilk zamanlarda eski Mısır, Hint, Antik Yunanlılarda görülmüş olmasına rağmen onu en verimli şekilde kullanan, temizliği bir eğlenceye dönüştüren Türkler olmuştur. Eski Osmanlı toplumunda insanlar yorgunluğu atmanın en güzel yerinin hamam olduğuna inanır, gruplar hâlinde hamama giderek bunu bir eğlenceye dönüştürürlerdi. Kadınlar hamama gitmeden önce bütün hazırlıklarını yapar, kına, ipek havlular, peştamallar hatta varlıklı kişiler gümüşten yapılmış hamam taslarını, nalınlarını yanlarına alırlardı.
 
Hamam Sefaları 
 
Özellikle Anadolu’da nişanlı kızlar için erkek tarafı özel hazırlanmış hamam takımı alırdı ki bu takımlar maliyet bakımından ağır bir yekûn tutmaktaydı. Kahvelerin erkeklerin hayat ve düşünce tarzına etkisine benzer bir tesiri hamamlar kadınlara yapmakta, onların düşünce dünyalarının, hayata bakış açılarının en önemli noktasını oluşturmaktaydı. Yine kötü yola düşmüş kadınların tövbe edip bu hayatı terk ettiklerinde hamama gidip yıkanmaları, insanımızın maddî ve manevî temizliği bir arada yürüttüğünün işareti olmaktadır.
Türklerin hamamı tesirli bir tedavi yöntemi olarak tatbik ettiğini dile getiren Howard, “Türk Sularında Seyahat”  adlı eserinde “Bizler derimizi okşamakla kendimizi temizlediğimizi sanıyoruz. Türkler ise gerçek temizlik numunesi kişilerdir. Sıcak odalarda ve çok nefis bir keselenmeden sonra kahve, limonata ve çubuk getirmeleri çok güzel bir şey” diyerek Türklerin hamamı nasıl bir safa şekline çevirdiklerini dile getirir.
 
Türklerin Hamam Kültürü Kadim
 
Türkler Anadolu’yu fethetmeden önce de hamam kültürüne sahiptiler. Bugün Anadolu’nun birçok bölgesinde bulunan ılıca isimli yerleşim yerleri “ılı(k)ça”, ılık suyun aktığı yer manasında kullanılmış, yine aynı şekilde şifa bulunduğuna inanılan kaplıcalar da “kap(a)lıca” dört tarafı çevrili, üstü açık yer manasında kullanmıştır. Halkımız yerden çıkan sıcak bir su bulduğu zaman onun etrafını derme çatma şekilde (kapalıca) çevreleyerek yaz kış buralarda yıkanıp temizliği eğlenceye dönüştürmüştür.
Grelot ise “İstanbul Seyahatnamesi” adlı eserinde, Türklerin sık sık yıkanmalarının, kafalarının devamlı ıslak kalmasına ve hastalanmalarına sebep olduğunu, bunu her zaman yapmalarını dinin emirlerine sıkıca bağlı olmalarından kaynaklandığını iddia etmiştir.
Gezgin Burnaby, “At Sırtında Anadolu”, adlı eserinde Türk-Ermeni ilişkilerini anlatırken Türklerin temizliği hakkında şu konuyu dile getirmektedir: 

“Sivrihisar’da çok büyük yangın çıktığı sırada buradaki Hristiyan nüfus 30 milyon kuruşluk bir zarara uğramış, Türkler zor durumda kalan Ermenileri evlerine almakta isteksiz davranmış, aldıklarında da konukları gittikten sonra gâvurların vücutlarıyla kirlendiklerini söyleyerek kullanılmış döşekleri pencereden dışarı atmışlardı. Bu olay bana Türklerin fanatikliğine kanıt olarak aktarıldı. Ancak daha sonra Ermenistan’da dolaşırken Türklerin, her şeyden önce evlerine kabul etmemekle, ikinci olarak da onları evlerinde ağırlayacak kadar iyi yüreklilik gösterdikten sonra döşekleri imha etmekle çok akıllıca davrandıklarını anladım. Ermeniler vücut temizliğine hiç önem vermiyorlar, son derece pisler. Evleri, giysileri hep haşerat kaynıyor. Türker ise aksine çok daha temizler.”
Dr. Gürsoy Şahin’in İngiliz Seyahatnamelerinde Osmanlı Toplumu ve Türk İmajı” adlı eserinde anlatılan bu olayda Türklerin temizliğe vermiş olduğu önemin yabancıların dikkatini ne kadar çok çektiğini göstermektedir.
 

İlgili Gönderiler

1 / 62