Türkiye’deki Türk Dünyası

Dr. Enver Ören

R

resimumeli’den Türkiye’ye muhacir olarak gelen bir aileden, 10 Şubat 1939’da Denizli’nin Honaz ilçesinde doğdu. Babasının ismi Nazîf Efendi, annesinin ismi Melike Hanımdır. Dört yaşındayken âilesi Denizli’ye yerleşti. İlk ve ortaokulu burada bitirdi. Ortaokuldan mezun olduğu 1953 senesinde babasını kaybetti.

Annesi Melike Hanım, tam bir Anadolu Hanımefendisiydi. Yetim kalan beş çocuğunun iyi yetişmeleri ve terbiyeleri için birçok sıkıntılara katlandı.

Enver Ören, ortaokuldan sonra, âilesinin maddî yükünü biraz olsun hafifletebilmek için İstanbul’daki Kuleli Askerî Lisesine girdi. Ağırbaşlılığı, nezâketi, arkadaşları arasında iyi geçimiyle tanınarak hocaları tarafından çok sevilip takdir edildi. Her zaman, bu okulda tanıdığı kimyâ hocasının, annesinin ve babasının nasîhatlerini düşünür ve iyi insan olmak ideâliyle yanardı.

Kuleli Askerî Lisesini 1956 yılında bitirdikten sonra sivil hayâta geçti. Bir yıl sonra İstanbul Üniversitesi Fen Fakültesine girerek 1961 yılında Zooloji-Botanik Bölümünden mezun oldu ve askere gitti. Dönüşünde İstanbul Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. Yetişmesinde büyük emeği geçmiş olan Kuleli Askerî Lisesindeki kimyâ hocası ve zamanımızın büyük İslâm âlimi Hüseyin Hilmi Işık Beyin kerîmeleri Dilvîn Hanımefendi ile nişanlandı. NATO bursu ile meslekî araştırma için bir buçuk yıl müddetle Napoli’ye gitti, dönüşünde 12 Eylül 1968’de evlendi.

Enver Ören’in, İtalya’dan İstanbul’a döndüğü senelerde yıkıcı güçlerin sebeb olduğu işgâller, boykotlar, Türkiye’ye de sıçramıştı. Bütün Türkiye’de yaygınlaşan anarşik hareketlerle berâber, Fakülte kürsüleri de eylemci ve anarşist gençlerin izni ile açılıp kapanmaya başlamıştı. İlim adamına saygı, ilim öğrenmeye ve öğretmeye imkân kalmamıştı.

Bunları gören Enver Ören, sevdikleri ile istişâre ettikten sonra, 1970 yılında üniversiteden ayrıldı. Yıkıcılığa, bölücülüğe, komünizme, millet ve târih düşmanlarına karşı yayın yoluyla hizmet vermek kararı ile gazeteciliğe başladı. Önce Hakîkat sonra Türkiye ismiyle çıkarttığı gazetenin, başlattığı neşriyâtını uzun yıllar sıkıntılar içinde devâm ettirdi. 1970-80 arasında güçlü bir kadro ve eleman yetiştirmeye ağırlık verdi. Basın sektöründe Türkiye’de ilk ve yenilik olan “elden, iş yerine ve evlere gazete dağıtımı” modelini, 10 milyon tirajlı Japon Ashai Shimbum Gazetesi’nin yaptığı gibi, ülkemizde başarı ile tatbik etti. Hâlen bu dağıtım modeli devam etmektedir.

İlk yıllar Bâbıâlî’de dudak bükülerek karşılanan genç gazeteci, önüne çıkan bütün engelleri sabırla aşmasını bildi. Pek nâdir insanda bulunan, çile çekmesini bilmek, tatlı dil, güler yüz, kızmamak, telâşlanmamak, nezâket, affetmek onun tabiî hâliydi. Kendisine inanmış gazeteciliğe hevesli gençler, hemen her sahada engin bir kültür, sağlam, yapıcı ve birleştirici fikirler sâhibi bu nâdir insanın etrâfında toplandı. Sevgi ve bağlılıklarının ifâdesi olarak “Ağabey” dediler. Enver Bey de bu sevgi ve bağlılığa karşılık, dokuz arkadaşıyla birlikte İhlâs Vakfı’nı kurdu ve hizmetlerini halka mâletti. Böylece o, bir gazete patronu değil, sevenlerinin ağabeyi olmuştu. Bitmeyen sıkıntıların, çilelerin birbirini tâkib etmesine rağmen, 10 sene içinde gazete kadrosunu kurdu. Türkiye Gazetesi’ni güçlü ve etkili bir yayın topluluğu hâline getirdi.

Kurduğu, Bilim ve Teknoloji Vakfı’nın çalışmaları, Türk kültürüne hizmetleri, ilim ve teknolojinin gelişmesindeki gayret ve katkılarından dolayı Selçuk Üniversitesi Senatosu, 11.10.1989 târih ve 89/57 sayılı kararıyla Enver Ören’e “Fahrî Bilim Doktoruünvanını verdi. Yeni ve ilk olan proje uygulamaları gazetecilikte gösterdiği üstün başarıları sebebiyle Ankara Gazeteciler Cemiyeti tarafından son on yılın (1980-90) en başarılı gazete yöneticisi seçildi.

Dr. Enver Ören, 22 Ocak 2013’de vefat etti. Eyüp Sultan’daki aile kabristanına defnedildi.

İlgili Gönderiler

1 / 20