Türkistan

Rus Cephelerinde Türkistanlı Askerler

Ç

resimarlık Rusyası, Birinci Dünya Savaşı’na kadar Müslüman bölgelerden asker alma politikası uygulamamaktaydı. Buna karşılık Müslümanların kendi istekleriyle orduya katılmalarına ve subay kadroları içerisinde yükselmelerine az da olsa imkân verilmişti.

Nitekim Rus ordu kayıtlarına göre, Birinci Dünya Savaşı başlangıcına kadar orduda vazife yapan Müslüman Türk sayısı 35.000 civarındadır. Bunların 186’sı yüzbaşıdan albaya kadar rütbelere, 10 kadarı da general rütbesinde vazife yapmışlardır.

Çar idaresi bilhassa 1877-78 Türk-Rus Savaşı’ndaki hadiseler sebebiyle Müslüman askerleri Osmanlı Devleti’ne karşı, cephede vazife vermemeye özen göstermekteydi.

Birinci Dünya Savaşı’nın ortalarında cephelerde asker yokluğu çekilmesi üzerine, Çar idaresi Müslüman nüfustan da asker toplama kararı aldı. Çıkarılan karara göre, Türkistan Genel Valiliği bölgesinden 250.000, Step Genel Valiliği bölgesinden ise 235.000 asker alınacaktı. Asker toplama kararı Türkistan’ın neredeyse bütün bölgelerinde çok şiddetli tepkilere yol açtı.

Türkistanlılar sömürgesi oldukları merkezi güç için canlarını vermek istemedikleri gibi, Müslüman dünyasının lideri durumundaki Halifenin ordusuna karşı, kâfirlerle birlikte savaşmak istemiyorlardı.

Temmuz ortalarında Hocent şehrinde başlayan isyan hızla Türkistan’ın diğer bölgelerine yayıldı ve 1917 Şubatına kadar devam etti. Rus idaresi bu bölgelere asker göndererek isyanı kanlı bir şekilde bastırdı. On binlerce Türkistanlı öldürüldü ve özellikle Kırgız-Kazaklardan oluşan yüz bini aşkın insan Doğu Türkistan’a gitmek zorunda kaldı. İsyanın başladığı dönemde Türkistan’da ilan edilen örfî idâre, hadiselerin durulmasından sonra asker alım kararını tatbike devam etti.

Askere alınan Türkistanlılar, geçmiş tecrübelerin ışığı altında, Osmanlı ordusuna karşı kullanılmamış, Alman ve Avusturya-Macaristan cephelerine gönderilmişlerdir. Osmanlı cephesine gönderilen sınırlı sayıdaki Müslüman asker de kesinlikle geri hizmetlerde çalıştırılmıştır.

Avrupa cephelerine gönderilip Almanlar veya Avusturya-Macaristan kuvvetleri tarafından esir edilen Türkistanlı askerler bir yolunu bulup Türkiye’ye gelmekteydiler. Nitekim 1917 yılı ortalarında Avusturya cephesinde esir düştükten sonra Osmanlı topraklarına ulaşmayı başarabilen ve “Teşkilat-ı Mahsusa”nın Doğu Bölümü Başkanlığı’na müracaat eden 25 Türkistanlı harp esiri bu örneklerden birisidir.

Türkistan’ın çeşitli şehirlerinden gelen bu harp esirleri, ülkelerine dönebilmek için yardım talep etmekte ve döndüklerinde her alanda Osmanlı-Türkistan münasebetlerinin gelişmesine fayda sağlayacakları konusunda söz vermekteydiler. Üsküdar “Özbekler Tekkesi”ne yerleştirilen Türkistanlı harp esirleri, bir müddet sonra “Sefiri-i İslamiyye” yani “İslam’ın Elçileri” vazifesi verilerek Batum üzerinden ülkelerine gönderilmişlerdir. Bu şekilde Türkiye’ye gelen harp esirlerinden bir bölümü de ülkelerine dönmeyerek Osmanlı ordusu saflarında yer almışlardır.

Diğer taraftan, Balkan ve Birinci Dünya Savaşları müddetince çok sayıda Türkistanlı gönüllü olarak Osmanlı ordusu saflarına katılmış ve bunların bir kısmı şehit olmuştur. Bunların bazıları savaştan önce Osmanlı Devleti’nin askeri müesseselerinde eğitim görmüş subaylardı. Savaşa gönüllü olarak katılan erklerin büyük bir kısmı, savaş başladığı esnada hac veya başka bir sebeple Türkiye’de olan Türkistanlılar, bir kısmı da savaşın başlamasından sonra Türkistan veya Afgan Türkistan’ından gelen gönüllülerdir.

Türk Genelkurmayının kayıtlarında savaşta şehit olan Türkistanlı subayların sayısı dört olarak görülmektedir. Şehit olan erlerden sadece altısının kayıtlarına ulaşmak mümkün olmuştur. Balkan ve Birinci Dünya Savaşları’na katılıp savaştan sonra ülkelerine dönen veya Türkiye’ye yerleşen gönüllülerin sayıları kesin olarak bilinmemektedir.

1919-1920 yıllarında İngiliz gizli servisi tarafından Türkistan’a gönderilen Albay Frederick Bailey, hatıralarında, Buhara emirinin danışmanı Mir Haydar Badaliyev’in oğlu İskender Beg’in, savaş esnasında Osmanlı ordusuna katıldığını, 1918 yılı boyunca Gelibolu garnizonunda kaldığını ve savaş bitiminde İstanbul’da bir araya geldiği 69 Türkistanlı gönüllü askerle birlikte Türkistan’a döndüğünü anlatmaktadır. Birinci Dünya Savaşı’na katılan Türkistanlı gönüllülerin bir kısmı ülkelerine dönmeyerek Türkiye’de kalmışlar, bazıları da Kurtuluş Savaşı’na katılmışlardır.  
 

İlgili Gönderiler

1 / 63