Dil ve EdebiyatŞiirlerimiz

Kökler

Ben Söğüt’e hiç gelmedim

Bahçelerinde çiçeklerinin
Koktuğunu bilmem
Bilmem gökyüzü nasıl orda
Baharları nasıl geçer
Duymadım Hamidiye’de
Yankısını ezanın
Kulağıma çalındı geçenler
Onda çocuklar “Ertuğrul bakışlıdır” diye
Gelmedi burnuma yükseklerden uzanan
Köknarların, karaçamların kokusu
Ama inanın kurup da salıncağını
Sallandım sanki
Geçmişin yüce dallarında
Koç gibi delikanlılar
Çıktı karşıma.

Emir salınca, Ertuğrul Gazi’nin beyleri

Çadırları kurdular, sonra kaleleri
Atları, ırmağında şanın
Köpük köpük su içti
Utangaç kızlar yün eğirdiler
Narin, ince, pembe elleriyle
Sonra gazaya çıkıp niyetleri
Bizans ellerini Türkmen için yurt edindiler
Derken bin Söğüt büyüdü
Bereketli toprağında tarihin
Göğe doğru açıldı, uzadı dalları
Ufku hep yeşil
Dallan sardı kılıcın ve kalenin…

Silkinip de uyanınca birden

Birden yazan bulunca Söğüt’ü
Gelmesem de, görmesem de
Ruhumda hissettim köklerimin büyüdüğünü
Sanki gördüm çamların arasında
Ertuğrul Gazi’nin Türbesini
Bir şenlik başladı o an
Mehteran çaldı, çaldı, çaldı…

Ve sesler geldi 717 yıl öteden

717 yıl öteden eller öpüldü
Anladım ki görmesem de
Öpmesem de Osman’ın babasının ellerini
Söğüt’ü biz diktik, Sündiken’in doğusuna
Söğüt’ü Söğüt yapan bizdik
Söğüt’ün geleceğine inanıp da
Başımızı ufkuna çevirdik
Ve bildik ki
Biz Ertuğrul ruhundan geldik

Hilal Temel

Kaynak

İlgili Gönderiler

1 / 128