Bu Şehir Bursa
Taşına, tarihin mührü vurulmuş,
Bağrına, evliyâ tahtı kurulmuş,
Mânevî mîraslar, ehlini bulmuş,
Kim bana, bu şehrin adını sorsa;
Tereddüt etmeden, derim ki; Bursa.
Erenler saf tutmuş, aşk otağında,
Bülbül meşke dalmış, gönül bağında,
Yeşil, beyaz, raks ediyor dağında,
Kim bana, dünyada cenneti sorsa;
Gözümde canlanır, mübârek Bursa.
Emir Sultan, postu sermiş Hak yola,
Üftâdeler, Hüdâyiler kol kola.
Nesiller koşuyor, vermeden mola.
Kim bana, tasavvuf ceddimi sorsa,
Derim ki; onların, adresi Bursa.
Molla Fenârîler, kalpte yaşıyor,
Somuncu Babalar, bayrak taşıyor,
Misyonları.. Yüzyılları aşıyor,
Kim bana, bu aşkın sırrını sorsa;
Derim ki; sevdânın harmanı Bursa.
Adâlet tâc olmuş, şanlı mâziye,
Ruhlar, selâm durmuş, Osman Gâzi’ye,
Şehitlere.. Gerekmiyor tâziye,
Kim bana, bu neslin aslını sorsa;
Derim ki; hikmetin kaynağı Bursa.
Ulu Mâbet, heybetiyle duruyor,
Minâreler arşa, köprü kuruyor.
Bütün yürekler; Allah için vuruyor,
Ne zaman ârifan, saflara dursa;
Önünde Peygamber, ardında Bursa.
Bir yer ki; insanlar, gönül zengini,
İrfanla tartıyor, ahlâk dengini.
Bir yer ki; hak etmiş, yeşil rengini,
Kim bana, ilâhî ihsânı sorsa;
Derim ki; lâyıktır, bu şehir Bursa.
Bir yer ki; üstünde, bu mirâs varken,
Altında binlerce velî yatarken,
Bir yer ki; âlimler nöbet tutarken,
Kim bana, bu şehre bir rakip sorsa;
Derim ki; Bursa’nın, rakibi Bursa.
|
Cengiz Numanoğlu