Medeniyetimiz

Anadolu Türklerinin Irkî Hususiyetleri

Hakiki Türkler, yani Türkmen soyundan gelen ve İslâmiyeti kabul ederek yerleşik hayata geçmiş bulunan Türkler kendilerini Avrupa Türkiyesinden çok Anadolu’da rahat hissetmektedirler. Türklerin ciltleri esmer, gözleri siyah, saçları koyu renkli, elmacık kemikleri hafifçe çıkık, fizikî yapıları çok kuvvetli fakat sâkin ve temkinli olup giydikleri elbiselerin çok geniş olması sebebiyle yürüyüş ve hareketleri ağır ve ciddidir.
Türkler Hiçbir Zaman Aldatmaz

Türkler arasında zayıf ve hastalıklara nadiren rastlanır. Kanaatkâr ve sade bir hayat sürmek onları böyle sıhhatli tutmaktadır. Hiçbir zaman aldatmaz. Namuslu, iffetli ve doğru sözlüdür. Hatta bu sebepten komşuları olan Rumlar, Suriyeliler, İranlılar onlara acır ve alay ederler.

Yakınlarına çok bağlı olan Türk, elinde bulunan her şeyi onlarla paylaşır, karşılığında da hiçbir şey talep etmez. Ne denirse densin bahşiş de Şarkta kalabalık ve kozmopolit bazı şehirler dışında Avrupa’dakinden çok daha azdır. En şüpheli ve kuruntuları da dahil hiçbir seyyah var mıdır ki Türk köylülerinin samimi ve hasbî kabulüne mazhar olmuş bulunmasın.

Yabancı görünür görünmez, onu kabul etmek mevkiinde olan aile reisi derhal yanına gelerek nazikâne ve mütebessim bir eda ile selâmlar, atında inmesine yardım eder, evin şeref köşesine koyduğu en kıymetli halıya oturtur ve hizmet edebilmiş olmanın huzur ve şevki içinde yemeğini hazırlamaya başlar.

Hürmetkâr fakat kendi kendine saygı duyan, şahsiyet sahibi bir adam olarak asilâne hareket eden Türk, mutlak bir müsamaha duygusu içinde, bazı sorular sorarak İranlının yaptığı gibi dinî münakaşalara girmek istemez. Kendi imanı ona yetmekte, misafirinin mânevi sırları üzerinde tahkikat yapmayı da edep dışı telâkki etmektedir.
Türk, aile içinde adil ve müşfiktir. Kur’an-ı Kerim müsaade etmesine rağmen birden fazla evlilik yok denecek kadar azdır. Birden fazla hanımı olsa bile Türkler aile ve izdivaç bağlarına Avrupalılardan çok daha hürmetkârdırlar.

Osmanlı Müslümanları arasında kadının mevkii Avrupa Hıristiyanlarınkinden daha düşük değildir. Evin içinde mutlak hakim kadın daima müşfik ve mültefit bir muamele görmektedir. Çocuklar pek küçük yaşta olsalar da hukuken büyüklerin konuşmalarına katılırlar. Ama oyun saati gelince de koşmak, sıçramak ve çeşitli oyunlar oynamakta Avrupa çocuklarından hiç de geri kalmazlar.

Türklerdeki fıtrî iyilik tesir sahasını hayvanlara kadar teşmil etmekte ve meselâ birçok bölgelerde eşeklere haftada iki gün dinlenme izni verilmektedir. Bir çınar dalına yahut evin damına tünemiş leyleğin yuvası da mes’ud bir aile manzarası arz etmektedir. “Türklerle Rumların karışık olarak bulundukları köylerde bir evin hangi tarafa ait olduğunu anlamak için eve girmeye lüzum yoktur; leyleğin damına yuva yaptığı ev Türk evidir.” 
Kaynak: Elisée Reclus – Nouvelle Geographie Üniverselle, La Terre Et Les Hommes, Cilt IX, 1884, Küçük Asya

İlgili Gönderiler

1 / 48